6 Ağustos 2011 Cumartesi

Kafayı Sıyırmaya Dakikalar Kala


Valla bu sefer ne yazacağımı bilmiyorum. Öyle açtım sayfayı bir 10dk baktım boş boş. Aslında dolu içim dışım. Kafamda şekillendiremediğim bir sürü şey. Kelimelere dökemediğim tarifsiz duygular. Ne bir mutluluk ne bir acı ne de bir çelişki. Bilmiyorum yani neyden bahsedeceğimi neyi anlatacağımı. Arada sırada oluyor böyle tam aklına bişeyler geliyor oturuyorum bilgisayar karşısına bir iki kelime bişey yazdıktan sonra aklımda ne varsa uçup gidiyor. Zorluyorum kendim yok olmuyor tık yok. Ama bu sefer ki durum bir başka ötekiler gibi değil. Bilmiyorum diyorum ya anlatamıyorum işte. Aslında çok şey var ama kelimelere dökemiyorum. İçimden gelenler yukarı tırmandıkça birer birer kayboluyor. Yavaş yavaş eksiliyor tüm parçalar ve gidiyor işte. Sonra otur babam düşün. Yazılarımı genelde son ses müzik açıp yazıyorum, çalan şarkıya bir yandan evdeki muhabbet kuşum eşlik ediyor ve ben bişeyler yazmaya çalışıyorum. Bu aynı şey gibi hepiniz hatırlarsınız zaten. Kemal Sunal’ın bir filmi vardı Atla Gel Şaban diye sanırım buydu ismi yanlış hatırlamıyorsam. At yarışı filan oynuyor işte kuponlarını hep bir münübüsün içinde dolduruyor. İşte nedir yaşlı teyzenin biri gelinini çekiştiren işte kokan bi adam teypte Şiki Şiki Baba şarkısı bunlar olmadan tutturamıyor altılıyı. Benimki de o hesap ama sanırım ilham milham kalmadı. Kafam bu aralar allak bullak. İstediğim tek şey biraz huzur yalnız kalmak belkide herkezden uzak yapa yalnız. Yada tam tersi bir durum. Bilmiyorum işte. Bunaldım artık sıkıldım kazık yemekten insanlara gösterdiğim ilgiden ve sevgiden dolayı hep kazık yemek artık yordu beni. Ama biliyorum ki ben akıllanmayacam. 31 yıldır akıllanmadıysam bu saatten sonra hiç akıllanamayabilirim. Neyse geçelim bu konuyu. Ben ne yazıyordum ya. O değil de ben bu yazdıklarımı yazıyorum ya, sonra kalkıp bir daha okumuyorum. Wordda yazdığım için bi hata varsa zaten altı çizgili oluyor öyle olduğun da düzeltiyorum sonra bakmıyorum aa bakim ne yazmışım diye. Noktalama işaretlerine de dikkat etmiyorum. Nerde virgül kullanılır nerde bilmem ne konulur siz istediğiniz yerde durun yarım nefes alın işte zorlamayın beni. Sahi yazdıklarım ne kadar hoşunuza gidiyor bilmiyorum. Zaten açıkçası pekte umurumda değil kim okumuş yada okumamış. Ben kendi çapımda içimdekileri döküyorum işte kendi kendime eğleniyorum. Okunması tamam güzel bişey de ne bilim ya umursamıyorum işte. Saçmalıyorum belki de bilmiyorum. Ama dediğim gibi kendimi eğlendiriyorum. Okuyan olursa da tamam artı bişey de offf ne bilim öyle bişey işte yaaa. Ya cidden ne olacak bizim halimiz bu ekonomi işte işsizlik filan. Ciden nereye gidiyor bu memleket. Ne oluyor lan. Neyse kıyamet kopsa biraz da öteki tarafta sonsuzluğu yaşasak güzel olurdu belki. Yok yok benim kafa allak bulak canım sıkılıyor evet. Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler yada vermesinler ne yapacam bu saatten sonra. Bu arada evi karıncalar basmış ya bacağımda yakaladım bir tanesini. Genelde tuz koyarlar filan ama bunlar tuzada bağışıklık kazanmış heralde gitmiyorlar biyere. Bir ilacı vardı ama unuttum ismi neydi diye. Şu biriktirdiğim boş sigara paketlerini atsam iyi olacak heralde birkaç ayda 100 den fazla oldu. Niye biriktiriyorum onuda bilmiyorum ya neyse. Çok sigara içiyorum çok dün anladım maç yaparken. 45 dk da tıkandım valla nefes alamadım. Hani değil bi kaç ciğer yine dayanmazdı. Dalaktan hiç bahsetmiyorum zaten. Ama dün güzel oynadım yani beğendim kendimi. Hani bi 15-20 kilo versem sanırım yine top oynardım. Bi dönem profesyonel oynadım da ayıptır söylemesi. Güzel günlerdi ya o günler deli gibi haftanın 6 günü top peşinde koşardık. O değil de önümüzdeki ay düğünde var. Neyse ya bukadar yazmayacam daha okuyan okusun işte okumayan zaten okumaz okuyan okur öyle işte. He bu arada ben “O” nu çok seviyorum ve çok özledim….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder