27 Ekim 2012 Cumartesi

Hayattan Cevap; Yavşak Olan Ben Değilim Yavşak Olan Sizin Seçimleriniz




Bir dilencinin “Allah seni sevdiğine kavuştursun” dediği kadar sahte ve sömürgendi hayat. Sahi suçlu olan hayatmıdır yoksa biz kolaya kaçıp kendi hatalarımızı, kendi seçimlerimizin olumsuzluklarını ne hikmetse hep hayata mı satarız. Kolaya kaçmak insan yapısında yüksek oranda mevcut zaten armut piş ağzıma düş hesabı. Bize göre hep biz haklıyız ne hikmetse, karşımızdaki insanlardır suçlu olan. Oysaki bizim seçimlerimiz sonucundadır karşılaştığımız olumsuzluklar. İnsanız işte, fazlada bir şey beklememek şaşırmamak lazım. Düşünsenize üzerine kuş pisledi diye gidip milli piyango yada şans oyunu oynayan tipleriz. Kafamız kuş sıçsın hadi milli piyangoya şanslıyım diyip alırız hemen bir bilet. Yada en çok ağzımıza sıçanları severiz. Sanırım kendimize karşı biraz sadistliğimiz var. Nerede acı çektiren biri var gider onu buluruz. İlk başta her şey güzel gider, sonra sonra koymaya başlar ve iş işten geçmiştir maalesef. Sonra üzülür kahroluruz ağladıkça ağlarız salya sümük. Ulen gerizekalı sevinsene ne bok yemeye ağlıyorsun. Kurtuldun işte üzecek biri yok seni. Yok ben onunla şunu yaşamıştım bunu yaşamıştım o bana şöyle derdi yok burada çay içmiştik bilmem ne daha bir sürü örnek verebilirim. Tamam yaşadın yaşadığını sömürdünüz ikinizde biribirinizi sömürebildiğiniz kadar. Olmuyorsa zorlama, zorlamanın bir alemi yok.

Birde geri döner umuduyla bakarız, ya ararsa keşke arasa keşke barışsak. Yahu güldürmeyin beni, bu olay aynen şöyle bir şeye benziyor. “Eski sevgiliye geri dönmek banyo yaptıktan sonra yine kirli donu giymek gibi bir şey” Tamam çok sevmiş olabilirsin güzel şeylerde yaşamış olabilirsin ama işte yaşadın ve bitti. Artık tüketecek sömürecek bir şeyiniz kalmamış birbirinizden, hayat devam ediyor gülebildiğin kadar gülüp mutlu olabildiğin kadar mutlu olup hayatına devam edeceksin. Bırak geçmişi bak hayat sana neler çıkaracak iyi yada kötü. Aslında hayat çıkarmayacak senin seçimlerin çıkaracak karşına birilerini yada yaşayacaklarını. Boş yere hayatını suçlamayacaksın.

Hayata bok atanların yanında birde kader kısmetçiler var. Bunlar daha komik oluyorlar. Bi evlenemedik kader kısmet değilmiş diye avutur bu tipler kendilerini. Lan gerizekalı olmayacak duaya amin de sonra da kade3r kısmet diye üzül dur. Sen neyi sçersen hangi yolda yürümek istersen onun sonuçlarını yaşarsın yok hayat yavşak yok kader kısmet değilmiş bunlar kendini kandırmak için avutmak için kendini sığındığın yalanlardan ibaret bir şey. Karşına çıkan her şey senin seçimlerinin meyvesi. Onun için başkalarını yada elle tutulmayan şeyleri suçlaman senin kendini kandırmandan başka hiç bir şey değil canım. Bak canım diyorum kıymetini bil.


Yazının hepsini okumasanız da olur. İşin özeti şu. Başkalarına bok atacağınıza önce kendinizin verdiği kararları sorgulayın, boş yere kader mader yok kısmet hayat diye boşuna yırtınmayın. Eğer karşı taraf bir yanlış yapmışsa bu yanlışı ona yaptıran sizsiniz. Sizin izlediğiniz yol. Hani demişler ya atalarımız “İğneyi karşı tarafa çuvaldızı kendinize batırın” diye he işte siz kendinize çuvaldızı değil koca bir demiri batırın ki neyin ne olduğunu görün.  Bi kendinize gelin lann.. Gaza geldim neyse öyle bi yazayım dedim isteyen istediğini düşünsün banane tohumunuza para mı verdim pisikolojik manyaklar :D

Saygılar Sevgiler…

25 Ekim 2012 Perşembe

+18 Şiddetli Küfür İçerir



Bir genel ev yürek denen bahçe, giren çıkan bir hayli fazla. Bir orospunun para karşılığı sattığı bedeni gibi duygular. İşini bitirip sıradaki müşteriye hoş geldin der gibi sıradaki tecavüzcü. Irzına geçip duruyorlar her daim. Biri geliyor biri gidiyor. Zaman kavramı yok yediğin her şey KDV ye dahil. Hayat gibi yaşanılan her şey gibi. Biri gelir bir zaman hayatının amına koyar ve sonra arkasına bile bakmadan siktir olur gider. Sen ise tecavüzcünün arkasından baka kalırsın bedeninin içindeki piç doğan duygularınla. Sıradaki gelene kadar büyütürsün o içinde kalanları. Bazen bir şarkı sıçar ağzına bazende gittiğiniz yerlerdeki o anımsatıcı maddeler. Amına koyim dersin yakarsın bir sigara, ha ağladın ha ağlayacaksın tutarsın kendini uzaklara dalarsın, yanındaki arkadaşının dürtmesiyle dönersin dünyaya. Hadi gözün aydın nur topu gibi bir piç mazin daha oldu.



Kimse isteyerek küfür etmez aslında hep küfür ettiren bir orospuçocuğu hayatımızda mevcuttur her birimizin. Anasının bir günahı olmasada onun adı orospuçocuğudur vurgu yaparsak. Piç duyguları boşaltmanın da başka bir yoludur küfür etmek.



Hepimizin mazisinde yokmudur bir orospu yada orospuçocuğu. Ben cevaplayayım evet var!!! Kendinizi boş yere kandırmayın yok diye. Yalandan evet her şey güzeldi ayrılsakta diyip kendinizi kandırdığınız bir hikaye yok mu ? Hadi geç aynanın karşısına ve sor kendine. En azından 3 kere bir orospuçocuğu sözü çıkacaktır. Bahse girmiyorum bu konuda bu 4-5 te olabilir. Küfür edin içinizden geldiği sürece engel koymadan. İnanın rahatlatacak sizi. Şimdiki insana bile küfür edebilirsiniz peşin peşin. Şimdiki aşkınız nasılsa ileride bir orospuçocuğu 0olacak. Genelleme yapmıyorum eğer yapsaydım bende bir başkasına göre orospuçocuğu olabilirdim. Nasılsa biz hep haklıyız bizim bir günahımız suçumuz yok, suçluda haksız da hep karşı taraf nasılsa. İşte buna koca bir hasiktir demekte benim boynumun borcu olsun. Aslında kandırdığımız hep kendimiz, kimi zaman mutluluk oyunları roller yalandan gülümsemeler ve iyiyim sözü. Hadi oradan demek istiyorum müsadenizle.



Aslında hayat yaşadığımız her şeyden pişman olmamaktır. Dürüstçe kendini kandırmadan sağlam adımlarla ilerlemektir. Her ne kadar hayat orospu olsada koyabildiğince koymaktır sırf yenileceğini düşünen insanlara inat….

20 Ekim 2012 Cumartesi

Alışmış Götte Don Durmaz Gibi Bazen Hayat




Unutmadık. biliyorum. hiçbirimizin hafızasından silinmedi olanlar. gündelik hayatın içinde, hepimizin güçlü olmaktan yorulduğu, duygularının adeta ağrıdığı, kalbinin sıkıştığı anlar var. bazen bir şarkı, bazen bir manzara, bazen sokakta yürürken bize ellerindeki gülleri uzatan bir çingene, vitrinin önünden geçtiğimiz bir gelinlikçi, "Allah sevdiğine kavuştursun be abla-abi" diyen dilenci, uzun zamandır almaya cesaret edemediğimiz sinema bileti, iki sevgilinin yanımızdan el ele geçip gitmesi... hatırlatır! kanatır, zar zor durdurduğumuz, kapatmaya çalıştığımız, sakladığımız bir yarayı. kendimizi üzerinden arabaların, tırların, otobüslerin geçtiği işlek bir otoban gibi hissederiz, gıkımız çıkmaz.

Unutmadık, hiçbirimiz unutmadık onları. biliyorum. bir gülümseseler yüzümüze, kıyamet bile kopsa, istifimizi bozmadan oturup izleyeceğiz, yeminle... bir adım atsalar bize doğru, ateşin üstünde yalın ayak koşarak gideceğiz onlara. böyle sevdik biz. ellerini tutarken bile, titredi parmaklarımız, öyle heyecanlanıyorduk ki kalbimiz yerinden çıkacak gibi oluyordu. hep içimizde bir kaybetme korkusu, bir yitirme endişesi, derin bir ürperti oldu. sadece bir isim, bir insan bir anda çıkıp oluvermişti bütün hayatımızın özeti. nasıl unutulur ki? unutmadık. asla! o gidenler, bir tümör gibi kaldı; zihnimizin hiçbir cerrahi operasyonla ulaşılmayacak bir bölgesinde. düşündükçe, içimiz acıyor.


Hani derler ya her şeyden bir ders çıkarmak...güneş'i, ay'ı biliyorduk. şunu da sonradan öğrendik;bazen insan da tutulur.ve geçmez bu .......

16 Ekim 2012 Salı

Her Gece Bir Tecavüzdür Aslında Ruha Yapılan



Söyleyemezsin öyle her içinden geleni, kelimeler sus pus olur içinde patlarcasına. Anlatamazsın, anlatacak tek bir herif yada kadın bulamazsın onlarca insan içinde. Seni anlayacak tek bir varlık yoktur boş duvarlardan başka. İçinde biriktikçe birikmeye başlar günlerce, kalabalıklar bile sessiz sakin ortamlara dönüşmeye başlar. Etrafında gördüğün herkes, herkes değildir artık, havada uçuşan sinekler gibi yada kuşlar gibi. Hani yakından bir kuş sesi duyarsın sesi hoş ve güzeildir, ama nereye bakarsan bak göremezsin onca çabaya karşı. Hayatta bazen böyledir işte, arayıp bulamadıklarından ibarettir.



İçinde birikenler zamanla büyük bir yük olmaya başlar. Geceleri yastığa başını koyduğunda fonda çalan o şarkı eşliğinde ritim tutarak salmaya başlarsın fazlalıkları yastığını ıslatarak. Bazen saçma sapan düşünceler gelir ve sen ne oluyor diye silkelenir silkelenmez hemen fazlalıkları atmaya geri dönersin. Uyku haramdır bu saatten sonra, uyumaya çalıştıkça aklına takılan onlarca şeylerin tecavüzüne uğramaya başlarsın. Sağa yada sola dönmen hiç bir şey ifade etmeyecektir. Sen istemedikçe, sen kaçtıkça beynini yoranlar peşini bırakmayacaktır. Ama bir şekilde saatler sonra uykuya yenik düşeceksin her şeye rağmen.



Sabah olup uyandığında boş bakışlarla aptal aptal odanın içindeki nesnelere bakacaksın. Bi an neredeyim ve burada ne yapıyorum diye düşüneceksin. Aya kalktığında adımlarını sayacaksın yüzünü yıkamaya gidene kadar. Her şey boş ve anlamsız gelecek. Belki niye dünyaya geldiğini soracaksın kendine. Bir cevap bulamadan iki elinin arasındaki suyu yüzüne çarptığında ve kendine geldiğinde anlayacaksın nerede olduğunu. Günaydın yine sabah oldu ve her sabahın bir gecesi de olacak. Bu geceyi düşünmeden yine başına neler gelecek diye rutin ve kalabalık içerisindeki yalnızlığına ve yapmacık konuşmalar ve gülüşmeler içinde gecenin karanlığına bir karabasan gibi hazır ve nazır olacaksın.





Gündüz yaşadığı her şeyin tecavüzüne ne yazık ki gece uğrar insan… C.C.K.

6 Ekim 2012 Cumartesi

Saçmalayabildiğimin Kanıtıdır





İnsan zamanla yitiriyor duygu denen hisleri. Birine aşık olmak çok uzaklarda olan bir adayı bulmak gibi gelebiliyor insana. Çıkılan gemi yolculuğunda uçsuz bucaksız okyanusun içinde ufacık bir şey nolarak kalıyor insan, kalabalıklar içinde tek başına gibi eğer hayatla karşılaştırırsak bunu.



Uzun zamandır yazmıyordum birşeyler, vakit bulamadığımdan dolayı. Kendime ayıracak bir şey bulamıyordum, monotonluğun dibine demir atmış bir gemi gibi. Ama beni,mde herkes gibi akşama dair yani mesai bitiminden sonra planlarım oluyordu yapamadığım, bi hevesle akşamı beklerken günün sonunda koltukta uyuya kaldığım. Kimi zamanlarda ise insanlarla vakit geçirme konuşma kotamı doldurmuş olduğumdan dışarıya bile çıkasım gelmiyordu. İçime kapanmıştım, dışarıya vuramadığım enerjiyi Cuma günleri top peşinde harcıyordum. Memnundum hayatımdan yaşadığım ve başımdan geçen olaylara rağmen.



Hayatın bizlere sunacağı çok seçenekli olaylar var ki her biri birbirinden farklılıklar içeriyor. Kimileri bunların altında ezilirken kimilerimizde kahkahalarla gülüp geçiyoruz herşeye. Kişilerle alakalı durumlar tabi bunlar. Herkesin derdi kendine büyük oluyor. Aslında benim yazmak istediğim şey yalnızlşıkla ilgili şeylerdi, konuyu biyerde bağlayacaktım yalnızlığa ama silinip gittiler çoktan. İşin özetini isterseniz özetle şunu diyebilirim. Yalnızlık çokta kötü bir şey değil, en azından kendin için birşeyleri çekinmeden birileri bişey dermi demez mi muhabbeti olmadan daha içtenlikle yapabiliyorsun. Evdeysen evdesin yada içiyorsan içiyorsun istersen başka şeylerde yap ama orasını ben söylemim herkes kendince yorumlasın işte o kısmı.



Buraya kadar bu yazdıklarımın hepsini okudum, bu kendi yazımı okuduğum 3 yada 4 ttür fazlası yoktur ve yine hiç bişey anlamadım. Siz anladıysanız ruh halimi banada söylersiniz umarım. Tv de yada nette bir şey olmadığı için yazmak istedim ve yazdım zaten bi mesaj yada başka bişey yok bunun içinde. O değil bakmadan da yazabiliyorum çoğu zaman klavyede bugün bunu anladım askerlikteki yazıcılıktan kalan bişey heralde. Cümleden sonra gülücük işareti gelecekti bu arada. Neyse bi cacık çıkmaz daha bu yazıdan kafamda başka şeyler var dolu dolu artık başka şeylere yer yok uzun bi süre. Daha fazla sıçmadan noktalıytorum bu yazıyı yoksa sıvamak zorunda kalacam yada sıvadım haberim yok….