31 Temmuz 2012 Salı

Göte Giren Şemsiye Hiçbir Zaman Açılmadı






Sonu yoksa ve olmayacaksa bişeyin başlamak anlamsızlaşıyor bu durumda. Başlamak yada başlamamak değil mesele, hissettiğini sonuna kadar yaşamak, yada yaşadığını sanmak. Bu kadar belirsizliklerin içinde bu kadar soru işarelerinin olduğu bir durumda artık ne kadar yaşayabilirsen o kadarını yaşarsın.

Yaşamak neye göre kime göre yaşamak, bazen kendi kanında bile boğulurken insan neye göğüs gerebilir ki her durumda? Bağır çağır rahatlarsın diyorlar, yada gelip laf olsun diye neyin var diye soruyorlar. Zannediyormusun ki seni sevip düşündüklerinden soruyorlar, yok öyle bir dünya anacım. Merak o amına koyduğumu merakı, evet başladım küfürler belki de ardı arkası kesilmeyecek belki de akşam bileklerimi kesicem belki de dayanamayacam kesmeye açacam gazı sonuna kadar nefes çekip duracam. Bilmiyorum ölüm bu kadar yada sizin sandığınız kadar bana korkutucu gelmiyor. Ha orada göte girecek ha burada ne farkeder ki ?

Saçmalamak istiyorum bazen hatta bu bulunduğum durumdan çıkmamak, bir insan bir insanın hayatını ruh halini nasıl bu kadar etkileyebilir ki ? işte bunu anlamıyorum yada işime gelmiyor bilmiyorum. Belkide hüzün istiyor canım mutluluğu çok yaşadım ya hüzün istiyorum şimdi. Arap yağı bol bulunca götüne sürermiş gibi. Küfür etsem rahatlarmıyım acaba, yada bağırsam olmadı duvarları yumruklasam. Neyse ne işte öyle bir durum sonu yok başı yok hiç bir bok yok aslında bende bilmiyorum boşuna sormayın ben bile sormuyorum kendime bu durumu. Her sorduğumda aldığım sadece bir çift göz yaşı, sonra yakılan bir sigara. Ben bile bilkmezken sorumun cevabını size nasıl cevap vereyim ki ? Bişley geldi aklıma unuttum işte az önce yazarken. Bu kadar boktan bi durum işte sormayın etmeyin siktiğimi yerinde hiç birşeyi. Ne yapıyor ne ediyor neden aramadı demekten yoruldum. Ben aramadım aramıyorum bilmiyorum sebebini....

İnsanı mahveden belirsilikler mi ki acaba böyleyim ben. Yada ne başka birşey belkide bilmiyorum. Sussam içim yanıyor susmasam bana zarar, hani lan hayat kolaydı hani herşey yolunda gidecekti hani herşey istediğim gibi olacaktı. Çocuk mu avundurdunuz kimi kandırdınız siz ? Avundurma seanslarımıydı yoksa ?
Ne boksa bok işte düşünecek söyleyecek gücüm yok. Aslında yapacak hiç bir gücüm yok hiç birşeye.

Bazen tecavüz edesim var umutlarıma, yüreğime o fındık kadar beynime. Irzına geçip sabaha kadar sikmek istiyorum. Başkası geçeceğine ırzına en azından kendim ettim kendim buldum derim. Yada gidip atlasam mı biyerden. Zaten yükseklik korkusu var yere düşmeden havada geberir giderim. İşte bu kadar umutsuz bıkkın ve kötü bir durumdayım. Olmadı hiç bir zaman olmuyordu. Olmasa zorlamanın alemiy ok diye yazanın götüne de kafam girsin.

Bu yazıyı niye yazdım inanın bende bilmiyorum, kendimi rahatlatmak diyecem ama değil kendimi kandırmış olacam. Birileri okur yada okumaz yada bir yorum yapar yada yapmaz inanın hiç sikimde değil. Eskiden küfür ettiğimde özür dilerdim ama dilemiyorum da hiç birşey. Ve siktir olup gidiyorum herşeyden senden ondan bundan benden ne bilim işte herkesten.....

29 Temmuz 2012 Pazar

Uyusam Geçer mi Acaba



Birileri hep girip çıktı hayatımdan, bazıları çok şey katarken bazıları da bir çok şey götürdü. Bazıları kattıklarını mislisyle aldı bazılarıda kattıklarını bırakıp giti. Sonuçta hep birileri gelip ve gitti. Bazen aşka olan inancımı yitirdim, bazende umursamadım aşk denen şeyi. Bazen birilerini sevdim o birileri de başkalarını. Birileri beni sevdi çoğu zaman ben de başkasını. Denk gelemeyen bir sürü şey vardı aslında bunun dışında, birini sevdim o unutamadığı aşkını, birini sevdim o biride geçmişte yaşadıklarından dolayı kendi kapılarını kapattı herkese.



Aşka olan inancım kayboldu, belki çok sevdim çoğu zaman çoğu zaman üzüldüm bundan dolayı. Sevmek denen şeyi hep aşkla bir tuttular. Aşk denen şey neydi ki onlara göre? Her önüne gelene aşkım demek mi ? Hep aynı sözler söylenmez mi zaten? Sevgi sözcükleriyle başlayıp Allah belanı versinle biten milyonlarca ilişki gösterebilirim aslında size. Peki gerçek olan şey neydi ? Bardak kırıldı diye birdaha bardaktan su içmemekmiydi? Eğer mutluysan olduğun yerde eskiden yaşadıklarından dolayı korkmakmıydı ? Yaşamak varken yaşamamakmıydı ? Bir seviyorum sözcüğünü bile hissettiğin anda söyleyememekmiydi durum ?



Bunları niye yazıyorum bende bilmiyorum, aslında kafam çok karışık. Varla yok arası olacak yada olmayacak bilmiyorum, olduğunda güzel olacak yada yine sevgi sözcükleriyle başlayıp küfürlerle bitecek. Ama sevgi dediğimiz şey hissedildiğinde yaşanması gerekmiyor mu sonuç ne olursa olsun? Sev ama öldürme diyorum çoğu zaman, çoğu zamada ne olacaksa olsun yeter de diyebiliyorum. Bende bilmiyorum aslında hiçbirşeyi. Bir gülüşüyle aklımı başımdan aldığı mı yalan yoksa sevipte seviyorum diyemediğim korku mu gerçek? Bunun gibi yüzlerce soru soruyorum kendime, onunda dediği gibi bu kadar çok soru sormamam lazım belkide ama elimde değil işte. Bu belirsizlik öldürecek belki bir gün beni yaşarken.



Şu telefonu elime almamak için binbir takla atıyorum aslında, bir mesaj çekmemek yada aramamak için. Korkuyorum çünkü fevri durumlardan, sahi korkunun ecele faydası da yok değil hani ama napim işte elimde değil. Karma karışık saçmasapan bi durum. Gerçek olan ne mi ? Gerçek olan daha netleşmeyen onca şey, korkular, kaçmalar sayim mi daha ? Ben yoruldum sayarken şişirmekte istemem kafanızı.



Hep bu aşk meşk sevgi olaylarında sevdiğim dertleştiğim insanlara nasihat veririm şöyle yap böyle yap diye. Bazıları yapar ve rahatlar ama onları söylerken o insanın duygularından bi haberdarımdır sanki herşey çok kolaymış gibi şap diye olacak gibi. Kelin merhemi olsa başına sürermiş hesabı süremeden duruyorum işte başkalarına çok yararım varmış gibi. Ne yazayım ki başka düğüm düğüm olurken içimdekiler…



Bazen konuşmak istersin ama içindekileri dökemezsin kelimelere. Uzak kalmayı susmayı sus pus olmayı seçersin. Ama aklın hep ondadır, acaba ne yapıyor ne ediyor diye. Hani o yanındaki telefona belki yüzlerce kez bakarsın aradımı msj çektimi diye için içini yer yaktıkça yakarsın sigaraları ardı arkası kesilmeden. Ya zaman yanlış yada bilmiyorum, küfür etmek istiyorum yada 10 kişi toplanıp dövsün beni, yada çıkıp dışarı bilmediğim yerlere doğru saçma sapan bi şekilde yürüyeyim. Ama ben hiç birini yapmayacam yine oturacam oturduğum yerde açacam yine bi müzik dinleyip duracam saatlerce sonra bi sigara yakıcam belki müzikten sıkılıp televizyona bakıcam. Birilerine sinirlenecem belkide ama yine kendime zarar verecem ne olursa olsun. İnsan zaten başkasına değil kendine zarar verirmiş hep. Her ne olursa olsun kim ne derse desin yada demesin umurumda değil, sahi yok ya olmuyor işte neyse zıbaracam heralde yada bilmiyorum ne olacak peşin konuşmamayayım zaten ne dersem diyim olmuyor işte boş… Şimdi onun dinlediği müziği dinliyorum ve birazdan bi sigara yakacam şimdilik bu kadar sonrasına Allah kerim

28 Temmuz 2012 Cumartesi

Seni Sevmek Güzel Şey



Bir insanı sevmek için yanında olması şart değildir, aynen mesafelerin anlamsızlığını yitirdiği gibi. Bir insana dokunmadan da sevebilirsin, gözlerine bakmadan mesela, gülüşünü görmeden. Sevmek nedir ki ? Aşk dediğiniz şey nedir ? Sevmek için uydurduğunuz yan yana hikayeleri mi ? Bir söz yeterli değimlidir sevmeye? Bir hareketi yada duyduğunuz gülümsemesi ? Sevmek koşulsuz olmalıdır, çıkarsız belkide sebepsiz. Artık her şey o kadar inancını yitirmiş ki bu tür şeyler imkansız gelebiliyor insanlara. Sevgi dediğiniz şey şartsız koşulsuz olmalıdır, sevmek için illa bir sebep aramadan içinden geldiği gibi hissettiğin gibi…



Bir kız vardı gülüşüne hayran kaldığım, konuşmasının beni benden aldığı. Belki hiç görmedim, dokunmadım, hissetmedim sıcaklığını ellerine dokunarak, ama sevdim. Bir et parçasını değil yüreğini sevdiğim bir kız. Makbul olan görmeden yada ortada bir sebep olmadan sevilen değimlidir ? Hani vücut ölçülerine yada güzelliğine değilde, sesine gülüşüne senin için söylediklerine aşık olamazmısın ? Sevgi dediğin zorluklara göğüs germek değilmidir ? Mesafeleri yok saymak engelleri bir kalemde silip atmak değimlidir asıl olan sevgi. Bir et parçasına değilde yüreğine duyulan şey değimlidir sevgi ?





Yanında olamadım belki
Tutamadım ellerinden
Bakamadım o güzel gözlerine
Bir sesti beni benden alan
Yüreğimden sana akan
Resimlerinden hayallere dalan
Uykusuz gecelerimin hayaliydi varoluşun
Günümün özlemiydin her bir dakika
Yokluğunda aklımı başımı toparlayamadığım sersemliğimdin çoğu zaman
Dalgınlığımdı seni özlemek
Yanında olmak isteyipte olamamak
Nefesimin yettiğince adını sayıklamak
Yastığa başımı koyduğumda hayalimdi uyku dediğiniz şey
Seni aramaktı dört bir yanda
Birilerini sana benzetip sen olmamasıydı
Seviyordum ve severken özlüyordum
Haykırıyordum çoğu zaman
Senin haberin olmadan
Ben özledim diyordum sen susuyordun
Ben seviyorum diyordum sen yine susuyordun
Sen sustukça ben daha çok ölüyordum
Bazen yaşlar akıyordu
Akanlar değerken yüreğime
Her bir damlada mühürlüyordu seni gönlüme
Hadi gücün yeterse sök, sök sökebilirsen…

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Öyle Böyle İşte

Özlediklerim var, yerine koyamadıklarım. Özleyipte gururuma yediremeyip konuşamadıklarım. Hatalarım var benim gereksiz sitemlerim, yalanlarım var benim kendimi kandırdığım. Birileri var hep sen sandığım sana koşarken sana gelemediğim yollarım var benim....









24 Temmuz 2012 Salı

Yaprak Misali Umutlar



Yaşamlarımız hep yaprak misali, tükendikçe yeniden yeşeriyor gibi. Tükenen umutlarımızın yeşermesi gibi, yada solan sararıp ayaklar altında çiğnenmiş gibi. Bazen el üstünde tutulan kıymeti bilinen, bazense elimizi yumruk yapıp o yumruğun üstüne koyulan yaprağın acaba nasıl bir ses çıkacak merakıyla acımasızca vurulması gibi hayatlarımız. Yarının ne olacağını bilmeden yaşadığımız zaman dilimleri, gerçi 1 saniye sonrası bile meçhulken günler, aylar, yıllar sonrasına kurduğumuz hayaller ve ardı arkası kesilmeyen umutlarımız.



İnsanoğlu ne için geldi dünyaya ? İbadet mi ? Sevmek sevilmek mi? Yoksa çiftleşip ürümek için mi ? Ne bok yemeye geldik ki başka bir dünyanın cehennemine ? Bir yaprak misali ayaklar altında ezilmek için mi ? Yoksa el üstünde birileri tarafından tutulmak için mi ?



Her sonbahar geldiğinde düşen yapraklar gibi düştü umutlarım
Hayallerim vardı yere göğe sığmayan
Birileri hep yıktı
Birileri ezdi geçti
Ve o birileri hep hayatımda öldü
Öldürdüğüm sinekler gibi
Yada evi basan karıncalar gibi
Yürüdüğüm yollar taşlıydı
Yürürken üzerime dökülen yaprakları vardı
İnsanların umutları gibi
Birileri vardı hep
O birileri götürdü çoğu zaman
Zaman götürdü bazende
Giden bendeydi
Kalmayacak diye endişem olmadı
Bir taraftan verip
Misliyle alanlarımla doldu
Sonbaharın ardından düşen yapraklar
İlkbaharda açacaklardı
Umutlarım gibi
Birileri alacaktı birileri ezecekti
Hayat böyle devam edecekti
Yıkıldığın yerden başlamak zor olsada olacaktı….

23 Temmuz 2012 Pazartesi

Hadi Gösterin Bana Mutsuz Olup ta Hayatında Bir Sürü İnsan Olanı ?



Kendimi çok yalnız hissettiğim dönemler oldu, bugünlerde hissettiğim gibi. Yalnızlık benim için bir sevgilinin olmaması değil olmadı da hiçbir zaman. Etrafımda insanlar olması, onlarla konuşmak yada sohbet edip gülmek yalnız olmadığım anlamına da gelmiyor. Kalabalıklar içinde de insanlar çoğu zaman yalnız olabiliyor bazı durumlarda. İstediğin şeyi bilmemekle de alakalı olabilir belkide bu durum. Bazen ne aile ne arkadaşlar ne de sevgili yetmiyor olabilir. Çok özlediğimiz ve her zaman hep erkenden kaybettiğimizi düşündüğümüz sevdiğimiz insanlara da çoğu zaman özlem duyabiliyoruz. Bu insanların yerini yaşayan hiçbir canlı tutmuyor tabi. Baban öldüğünde o açığı annenle yada x bir insanla kapatamıyorsun, eksikliğini bir ömür hissediyorsun. Bazen hiç olmadık bir anda onların eksikliği dört koldan sarıp herkesin içinde seni yalnızlığa itebiliyor.



Dediğim gibi yalnızlık bir sevgilinin olmaması olmadı hiçbir zaman olmamalıda zaten. Bazen o çevrende olan ve senin sevilip sevdiğini düşündüğün kişiler bile yetersiz kalabiliyor. Hani ailenden birini bir arkadaşını sevgilini dostunu birleştirsen de o açığı kapatmak imkansız hale gelebiliyor.



Bulunduğun yerdeki duvarlar o an birer birer üstüne gelebiliyor, sigaraların ardı arkası kesilmiyor. Kimseyle ne konuşmak ne de görüşmek istiyorsun iki kelamın belini kırmak bile sana o kadar yük oluyor ki altında kalıp ezilebiliyorsun. Kimi zaman bu durumlarda yanında olmak isteyenleri harcayabiliyorsun istemeden de olsa. Yalnızlıktan kurtulmak istesen de bir bataklık gibi çırpındıkça batabiliyorsun yanında olmak isteyenleri kendinle beraber batırana kadar. Uyumayı deniyorsun olmuyor, bir müzik açıyorsun ruh haline göre o bile bir zevk vermiyor sana. Paylaşmak istemiyorsun o an içinde bulunduğun ruh halini, ve giderecek hiçbir insan oğlu yada yapacağın hiçbir hareket bu durumu karşılamıyor maalesef.



Ertesi gün çoğu zaman çıkmış oluyorsun bu durumdan. Önceki akşam ne yaptığınla yada neden böyle olduğunla alakalı hiçbir fikrin olmuyor. Belki kırdığın insanlar takılıyor aklına, eğer kırmamışsan başarmışsın bir şeyleri demek oluyor bu durum. Susuyorsun çoğu zaman kendinle baş başa kaldığında. Biri çıktığında karşına “ Bak ulan mutluyum a.q” gülümsemesi atıyorsun hiç bir şey olmamış yokmuş gibi. Ben buna istemeye istemeye orospuluk yapan hayat kadını gülüşü diyorum. Aslında şimdi uydurdum bunu ama sevdim de bu sözü.



Hayaller kuruyoruz çoğu zaman, öyle hayaller kuruyoruz ki sabah kalktığımızda o hayali gerçek bile sanabiliyoruz. Uyandığımızda evin her yerinde kurduğumuz o hayallerden bir iz bir parça bile arayabiliyoruz. İnsanın kendini kandırması o kadar kolayki o kadar basit birşeyki en ufak bi durumda bile kendimizi kandırmayı başarabiliyoruz. Yalnız kandırdığımız şeylerden sonra aklımızda soru işaretlerine maruz kalıyoruz “Acaba mı?” diyerek. Onu bile beceremiyoruz sonradan bokunu çıkararak. Kolay sadığımız şeylerin bile altında ezilip gidiyoruz.



Birileri çıkıyor sonra karşımıza bu dönem içinde. Ne kadar yanlışta olsa sarılıyoruz sarılabildiğimiz kadar. Yanlış! Hata! Bunu göremiyoruz tabi. Bütün anlamları ifade edebileceğimiz tüm güzellikleri ona yüklüyoruz karşımızdakinin kaldırabileceğini düşünerek ve en ufak bir şeyde hemen harcıyabiliyoruz sorgusuz sualsiz. Onun günahı suçu sadece karşımıza çıkıp bize inanmış olması. Hep daha fazlasını bekleyip duruyoruz, Yetmiyor yetinemiyoruz aldıkça daha çok daha çok istiyoruz. Bir yerde tıkanıyor sonra her şey. Tıkandığında ise kavgalar küfürleşmeler başlıyor. Sonra her iki tarafta olmak üzere birbirimize “Hepiniz aynısınız” diyerek bok atmaya başlıyoruz. Denize düşen yılana sarılır hesabı bu dönemlerde sarıldığımız herkes sonunda bir zehirli ısırıkla bize döneceğini ve yine tekerrür ederek başladığımız yere geri döneceğimizi anlamadığımız sürece yaktığımız sigaraların tükettiğimiz o alkollerin ardı arkası kesilmeyecek. Döktüğümüz göz yaşlarını saymıyorum bile. Hayatımızdan çaldığımız zamanı hiç söylemek istemiyorum. Birini seviyorsak kendimiz için birine aşıksak (aşka inanmıyorum) kendimiz için. Ne yaparsak yapalım iyi yada kötü sadece kendimizi düşündüğümüz için bencilliğimizden her bir yaşanan şey… Eğer biri gelip size diyorsa seni çok seviyorum diye inanmayın! Kendini mutlu etmek isteğinden başka hiç bir şey değil bu aslında…. Mutlu olduğunuz için bir başkasıylasınız, eğlendiğiniz için güldüğünüz için bir başkasıylasınız yani kendiniz için. Hadi gösterin bana mutsuz olup ta hayatında bir sürü insan olanı ?

19 Temmuz 2012 Perşembe

Biri Gelir Ağzına Sıçar ve Gider


Sonra birden O na benzeyen biri çıkar karşına. Saçları onun gibi düz ve uzun giydiği kıyafetler O nun ki gibi rengarenk, sürdüğü ojeler bile kıpkırımızı hatta o da babet giymesini seviyor. Sürdüğü kokudan hiç bahsetmiyecem bile. Bu kadar üst üste kovalarken birbirini tesadüfler, sen içinden çıkılmaz o eski günlere birden geri dönersin. Hani bir gülümsemesi vardır ya işte o gözlerinin önüne gelir ve haykıramadığın ne varsa sessiz çığlıklarla aralarına küfürler serpiştirerek salıverirsin. Oturduğun yerden O na benzeyene dakikalarca bakarsın gözlerini alamadan, fark edecek diye ödün bokuna karışsada ha bir cesaret ha bi gayret gözlerin başka birini görmez. O kalabalık içinde senden ve ondan başka kimsecikler yoktur. Yanında olan arkadaşlarının sohbetleri ve sana sorduğu soruları aman siktiret edasında duymamazlıktan gelip sadece eskilere dalarak bakıverirsin öküzün trene baktığı gibi. Öküzlük sadece dışarıdan gören için bir durum olsada o bakışların altında ne hayallerin ne yaşanmışlıkların olduğunu hiçbir insan oğlu fark edemez ve anlayamaz.

Dayanamayıp çıkarır bi sigara yakarsın derin derin nefesler çekerek. Of ulan diyip isyan edersin o yaşadığın güzelliklere. Dönmek istersin o günlere dönemezsin, elinden hiçbir bok gelmez. Öyle bir dalarsın ki o benzeyene kokusu burun deliklerinden yüreğine doğru akar. Kalbin daha hızlı çarpamaya başlar, ellerin terler, yumruklarını sıkarsın. Sıcak basar, o kafana sürdüğün az bi jöle terinle birlikte akmaya başlarken göz kapaklarından gözlerine doğru girmeye başladığında birden gözlerinin içi yanmaya başlar ve sulanır. Ağla işte amına koyim tam fırsatı hıçkıra hıçkıra sümüklerin aka aka küçük bir çocuk gibi. Haykır umursamadan kimseyi desemde erkekliğe bok sürdürmemek için susar ve sadece sıktığın yumruğunla kalırsın. Ama biliyorum ki eve gidip o 4 duvar arasına girip yastığına yüzünü dayadığında o içinde tuttuğun ne varsa haykıracaksın. Daha da bastıracaksın o yastığı yüzüne sesin duyulmasın diye. Küfürler edeceksin, bir sigara yakacaksın tekrardan hani o sizin şarkınız var ya işte o şarkı koyacak biyerlerine vücudunun 4 bir yerine.

Birkaç saat böyle sürecek sonra koyvereceksin her şeyi. O nu hatırlatanlardan uzak kalmaya çalıştıkça her biri burnunun dibinde bitecek. Sen kaçmak istedikçe seni kovalar gibi götünün dibinden ayrılmayacak hiç kimse. Boş vereceksin ara ara sonra yine tekerrür edecek her şey. Biri çıkana kadar biri girene kadar hayatına. Sonra ben aşk yaşadım yada yaşamıştım diyeceksin, bu yeni olanada aşkım canım cicim aşığım falan filan diye götünden bir şeyler uyduracaksın. Olmadı evleneceksin belkide ama yaşadığın aşk değil kandıracaksın kendini. Sahi aşk dediğiniz şey ne ki sizin ?

Konunun benimle yakından uzaktan hiçbir alakası yoktur. Az önce uydurdum işte. Neyse Saygılar Sevgiler…

12 Temmuz 2012 Perşembe

Şaka Şaka Birkere Olmuştu




Vallahi ne yazacağımı bende bilmiyorum. Zorluyorum, ıkınıyorum ha gayret diyorum ama bir şey çıkmıyor ortaya. Hani okunsun etsin beğenilsin diye de yazmıyorum. O an içimden ne gelirse koy veriyorum, şuan olduğu gibi. Bazen yazmak için yazıyorum tamam kabul ama her zaman da olmuyor işte maalesef. Olsa kurtarsa dükkan senin. Arada baktığımda okunup okunmadığına ne yalan söylim seviniyorum da okunuyor diye. Ama öyle aman okuyorlar diye de götüm kalkmıyor.



Aslında çok neşeli olduğum zamanlarda yazmayı seviyorum. Çünkü o zaman bir şeyler çıkıyor ortaya, çok duygusal yazılarımı yada şiirlerimi hep çok neşeliyken yazmışımdır. Aslında bunun tam tersi olması gerekirken nedense böyle oluyor işte. Var bi ibnelik bende ama çözemedim. Bu ibnelik kelimesine fazla takılmayın mecazi anlamda söyledim ben onu. Hem ben kadınlardan hoşlanıyorum da zaten. Neyse bu konuyu geçelim. Bugünde ne yazacağımı bilmiyorum işte bir türlü bulamadım bişeyler. Çoğu zaman defalarca bir şeyler yazıp siliyorum aslında o sildiklerimi silmesem belkide güzel bir şeyler de çıkabilirdi ortaya.



Çok eskide yani 1 sene oluyor heralde. Dallamanın biriyle kavga etmiştim sanal ortamda ama eskidendi tabi şimdi siklemiyorum sataşanları laf sokanları. Ya dedi al o saçma yazılarını sok biyerine dedi o şahıs. Ulan gerizekalı ben sen oku diye yazmıyorum ki madem o kadar saçma salakça yazılar okuma yada engelle sil sanki götüne dayadım bi sopa zorla oku dedim. Ben kendimi tatmin ediyorum. Hazır sevişemiyorum son dönemlerde bu şekilde yazı yazarak tatmin ediyorum boşaltıyorum içimi. He okumuyorum o ayrı çünkü sevmiyorum okumayı içimden de gelmiyor sıkılıyorum. Şimdi arkadaşım iki tane kitap hediye etti gerçi ne okurum ya ben onları kara kara düşünüyorum nasıl okuyacam diye. Anlayacağınız zor durumdayım ulen. Kabız olsam bu kadar zorlanmazdım kanımca.



He şimdi sorabilirsiniz bunları yazıpta tatmin mi oldun diye, hayır olmadım sadece içimi döktüm yazmak için yazdım can sıkıntısından. Şimdi birde ibneliğine sexi bi resim de koyacam ona görede bi başlık atacam ve yazdığım şeyin içinde bir çoğu cinsellik arayıp heyecan yapacak. Bu daha önce başıma gelmişti, adam resmi görüp ya dedi hocam sabahtan beri okuyorum içinde cinsellik geçecek diye ama resime göre değilmiş yazı diye. Ulan sanki porno hikayesi yazıyordum ben her zaman. Aslında biraz zorlasam yazarım gerçi zorlamamada gerek yok istesem yazarım ama yazmayacam boşa heveslenmeyin.


O değil de çok saçma bi yazı oldu lan, şimdi bunu okumazsan ve paylaşmazsan 10 gün içinde başına kötü bir şey gelecek diyede bi ibare koyarsam he diyip geçin aldırış etmeden. He bu arada benim bi defterim var ona sanal ortamda paylaşmadığım yazı şiir ve sözlerimi yazıyorum bi kıyak yapıp size birtanesini paylaşim çokta boş olmasın yazı. Hadi saygı ve sevgilerimle…



Eğer bir gün arkana bakmadan gidersen önüne çıkacak olanlar senin arkanda bıraktığın her bir kişiden izler taşıyacaktır. Ve sen rastladığın her iz için arkanda bıraktıklarını özlediğinde yanlış zamanda yanlış kişilerle olduğunu anlayıp gittiğine binlerce kez pişman olacaksın…. C.C.K.