7 Ocak 2012 Cumartesi

Karmaşık


Susmak sustukça dibe batmaktı aslında, içindekileri haykıramadan durmaktı. Cevaplanabilecek tüm soruları cevaplamak yerine, her birini bir piç gibi ortada bırakmaktı susmak. Haklıyken haksız durumuna düşmekti çoğu kez. Orospu ağzından bir farkı olmayan, yüreğinde büründüğü o kötülük ve şerefsizliğin yaymış olduğu kokudan başka hiçbir boka yaramıyordu konuşmak. Cevap vermek aynı seviyeye düşürse de, susmak, sustukça aslında içinde biriktirdiğin onlarca şeyin farkına varamamaktı aslında. Bir volkan misali patlamaya hazır ve nazırdı bu insan dediğimiz aciz beden. Acizdik, çünkü beyinlerimiz örümcek ağları ile kaplıydı kimi zaman. Yüreklerimizde fesatlık namına ne varsa her bir zerrede her bir metre karede yerleşmiş ve sırasını bekliyordu. Sütte bile leke varken, insanların sütten çıkmış ak kaşık gibi pervazsızca dolaşması illegaldi aslında. Her biri onlarca olan maskelerinin bir tanesini takarak yavşak gülüşmelerle dolaşırken, yaptığımız sadece kendimizi inandırmaktı. İnanmak istiyorduk tüm benliğimizle,yalan yada bir doğrunun hiçbir önemi yoktu. Bir avutma şekliydi belki de bu kendini kandırmanın başka bir yoluydu bu,belkide bir kestirmeydi. İnanmak istiyorduk her şeye rağmen çünkü buna ihtiyacımız vardı, inanmalıydık inanmaya. Şuursuzca, aptalca ve salakça sonunda üzülme pahasına bile olsa bunu yapmaya mecbur ediyorduk kendimizi. İplerin elimizde olduğunu sanarak inanarak ve yanılarak.

Belki de bir kaçıştı bu, yolunu bilmediğimiz bir yerde kestirmeler aramaktı kolay yoldan. Herkesin bir nedeni bir sebebi vardı üretebileceği bahaneler arkasında saklanarak. Sebepsiz yere yapılabilecek bir şey değildi bu, olmamalıydı da. Her insan bir birey, her birey bir insandı aslında, yada her birimiz bir dünyaydık, gezegendik farklı amaçları ve yaşama koşulları olan. Kimimiz iyiyken, kimimiz kötüydü. Kimimiz savaştan bencillikten yanayken, kimimiz barış yanlısı paylaşımcıydı. Kimimiz maskelerin ardın da bir korkak gibi yaşarken, kimimizde maskesiz göğsünü gere gere o yüzünde ki aptal ama bir o kadar samimi yüz ifadesiyle insanlara inanmaya tüm benliği ile teslim olmaya hazır bir şekilde salakça, aptalca çıkardı bu hayat denen er meydanına. Bir savaş yokken yaratılan bu savaş, aynen rahatlık batan bir göt gibi nedensiz sebepsiz kırabildiğince kıran, vurabildiğince vuran ve çektirebildiğince çektiren acımasız bir hale dönüşürken, kimileri de sadece bana dokunmayan yılan bin yaşasın edasında yavşak bir şekilde izlerler.

Susmak yada konuşmak yada izlemek hepsi bir birinden beter boktan bir üçlü olsa da hayat yorucu bıktırıcı değil bunu yapan yine bizleriz biz insanlarız……………

4 yorum:

  1. Sen yorulma hep gul cunku bunu hak ediyorsun

    YanıtlaSil
  2. bu yazıyı ben okudum.
    arka fonda tuna "azap" şarkısını söyledi.
    öyle güzel oldu ki.
    öyle güzel yazıyosun ki
    yüreğine sağlık..
    ((şimdi de tuna ve "dört duvar"))

    YanıtlaSil
  3. Tşk ederim canım benim sende hep gül Aslıcım

    YanıtlaSil
  4. Tşk ederim Elif seninde yüreğine sağlık :D

    YanıtlaSil