21 Ekim 2011 Cuma

Yalnızlıkmıdır Delilik Yoksa Delilikmidir Yalnızlık


Akşam karanlığı daha çökmemişti İstanbul’un üzerine, bulutlar örtmemişti daha güneşi, sıradan bir gün olabilirdi belki ama karamsarlığın hat safhada olduğu bir gündü işte. Sahilde hafif esen bir rüzgar eşliğinde ufak ufak adımlarla yürüyordu adam. Bir acelesi yoktu hiçbir şeye. İnsanların koşuşturmasını görmezden gelerek zayıf ama kısa adımlardı bunlar. Yapılacak tek şey yürümekti, kafasında ki düşüncelerle. İçinde bulunduğu yalnızlığı belki de böyle atacaktı. Ne trafikte sıkışmış araçların korna sesleri, nede insanların normal, sıradan, doğal sesleri, hiçbirini düşünmeden görmezden gelerek sadece yürüyecekti. Belki salaş bir çay bahçesinde ince belli bir çay eşliğinde bulacaktı kendini, bilmiyordu ne olacağını, sadece istediği yürümekti.

Gözü karşıdan karşıya geçmekte olan vapurlara takıldı, içinde ki insanların martılara simit atmasına. Anlam vermedi başta buna, öylece baka kaldı. Amaçları martıları mı beslemekti, yoksa kendi mutluluklarını tatmin mi etmekti diye düşünmeden edemedi kendini. İnsanlar kendi mutlulukları için bir başkalarını peşlerinden koşuşturmaya meraklıdır diye düşündü sadece. Aklına gelen tek şey buydu, ve bir tebessümle güldü martıların maruz kaldığı bu duruma. İnsanların kendi çıkarları için yaptığı düşüncesizliklere, belki de yanıldığını düşündü, amaçları sadece martıları beslemekti. Ama madem öyleyse neden fotoğraf çektiklerine bir anlam veremedi. Saçmaladığını düşündü birden, belkide fesatlaşıyordu. Kendi karamsarlığını bir başkalarına atıyordu.

Yürümeye devam etmeye başladı, kendisi ile çelişkili soruların cevaplarını aramak istiyordu. Aslında kendisine hangi soruyu soracağını bilmiyordu da, çünkü adaletli bir şekilde kendini yargılayıp yargılayamayacağını düşünüyordu. Hava iyice kararıyordu ve ışıklar tek tek yanmaya başladığında, güneş kaçarcasına uzaklaşıyordu gök yüzünden. Hava iyice serinlemişti, kış geliyordu artık. Belkide güneşi bir daha bu şekilde göremeyecekti. Paltosunun yakalarını kaldırarak yoluna devam ediyordu. Ayakları da aynı yüreği gibi yorulmuştu, oturmak istiyordu bir yerde. Belki de içini ısıtacak bir çayı yudumlamak.

Yorulan ayaklarını dinlendirmek için bir cafeye oturdu adam, birazda ısınmak istiyordu. Çevresine baktığında kendisinden başka tek başına oturan birini görmediğinde iyice içi üşümüştü aslında ısınmak için gittiği yerde. Kimi sevgilisiyle, kimi de arkadaş yada ailesiyle birlikteydi. Bu durum onu biraz daha bu karamsar günde karamsarlığa itmişti. Kendisine bir çay söyledikten sonra cebinden telefonunu çıkarıp rehberine bakmaya başladı. Yanına çağırabileceği biraz olsun konuşup dertleşebileceği birini istiyordu. A harfinden başlayıp isimlere yavaş yavaş aşağı doğru iniyordu, her ismi geçtikçe biraz daha buruk bir yüz ifadesine maruz kalıyordu. Sıkılıp telefonunu cebine tekrar koydu. Bunun üstüne bir sigara yakarak aklına gelen saçma sapan düşünceleri atmak istediğini anladı. Yalnızlık neydi ? Neyin sebebiydi ve bu duruma gelmesinin sebebinin aslında insanlardan kaynaklandığını ve yine dönüp insanlardan umut ettiğinin farkına varmıştı aslında. Belki de böyle daha da mutlu olabilirdi. Kafasında ki düşünceleri tek başına yenebileceğini ve etrafında ki sahte gülüşmelerin bir gün son bulacağını düşünüyordu. Belki de saçmalıyordu, yada saçmalamak istiyordu. Yüzünde bir tebessümle garsondan bir çay daha istedi, önünde ki çayın bitmemesine rağmen. Garson bunu fark ettiğinde çayda bir problem olup olmadığını sorarak, hayır yanıtını aldıktan sonra bu duruma bir anlam verememiş şekilde bir çay daha getirdi. Çayı karşısına koyan adam, bitmemiş sigarasının üstüne bir sigara daha yakarak, sanki karşısında biri varmış gibi yüzüne bir tatlı tebessümle çayını ve sigarasını içmeye başladı.

Aslında o da farkındaydı bu durumun etrafında ki insanlar tarafından deli muamelesi göreceğinin. Ama hiç birine aldırış etmiyordu, yüzündeki gülümseme ile içindeki yalnızlıkla bir sohbete dalmıştı. Herkes onu deli sansa da aslında o yalnızlığına bir çay ve sigara ısmarlamıştı, ve durum sadece bundan ibaretti. Hangimiz bir başımıza kaldığımızda kendimizle konuşmuyoruz ki ? Bunu toplum içinde yapmak delilikse eğer aslında hepimiz birer deliyiz. Sadece kabullenmekten korkuyoruz, yada yalnız kalmaktan, belki de yalnız kalıp kendimizle konuşmaktan korkuyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder