18 Kasım 2012 Pazar

Şerefsizin Sevdası



Sonra sen yoktun, benim duyduğum duygulardan başka hiçbir şey yoktu aslında. Küfürler savurup dururdum çoğu zaman, saçma sapan anlamsız bakışlar eşliğinde. Bazen konuşmak istediklerimi yutardım, dalgalar eşliğinde. Bazen ben deniz olurdum bazen de o yutulan kelimelerden bir kaçı. Ama sen olamazdın bir araya gelemediğimiz yap bozlar gibi. Bin bir parça arasında yan yana gelmeyi bekleyen o ufak ama birbirini tamamlayan parçalar gibi.

Sen susardın çoğu zaman ben konuştukça, söylediklerimin nereden geldiğini anlamamakta ısrarcı olduğun kadar ısrarla söyledim söyleyebildiğim kadar. Hani bir varmış bir yokmuş gibi başlayan masallar gibi. Bende çoğu zaman varla yok arasında gidip gelirdim gözlerine bakarken. Bazen umursamazca davranır bazen de umursadığımı belli ederdim. Sen farkında olmazdın bunların, senin için sıradan biri olmamın kanıtlarından biriydi bu. Arkadaş rolü oynamanın aslında en büyük ödüllere tekabül etmesi gerekirken elde kalan bir sigara eşliğinde dökülen göz yaşlarıydı. Neyine vurulduğunu bilmeden sürüp giden bi başlangıç ve sonu olmayan bir şey bu isimlendiremediğim.



Hayat mı kahpe yoksa hayatı kahpe yapan mı bizleriz. Bir ses bir dokunuştan eksik sürdürdüğümüz hayatın bize oynadığı oyunlardan biri mi yoksa bu. Yada bizim seçimlerimiz mi kolaya kaçıp hayatı suçlamak. Yoksa kahpe olan bizlermiyiz.



Şerefsizin sevdası bu
Şerefsizce seven, karşılık beklemeyen
Piç olmuş duygularının sahibini arayan
Bir gün çıkıp gelmeni beklerken ölen
Diri diri gömülen
Ya gelip yarım bıraktığını temizle
Yada al götür diye söylemeye korkan
Şerefsizin piç sevdası
Duygular öksüz ve yetim
Geride kalan bir tek göz yaşı
Ya sil ya öldür…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder