Hayat umutsuzlukların
ardına saklanmış umutların olduğu bir yaşama şekli olsa gerek. Kimi zaman bir
sevgili yada aile, en kötü ihtimalle arkadaşlardan gelen olumsuzluklardan
dolayı, kendi hayatımızdan çaldığımız ve karalara büründüğümüz o anlamsız geçen
zaman diliminde küstüğümüz her şey, sonrasında ise dönüp baktığımız ve kimi
zaman küfürlerle hatırladığımız yada gülüp geçtiğimiz o umutsuz olduğumuz
anlardan sadece bir kısmı.
Hayat kimine kolay
gelsede kimi için gerçekten çekilmez olabiliyor. Ufak şeylerden mutlu olmak
yada olmamak insanın kendisi ile savaşından başka hiç bir şey değil sanırım.
Sahi niye ve neden savaşırız ki kendimizle ? Yetmeyen ne ? Ufak umutluluklar
her zaman iyidir kanımca. Büyük mutlulukları beklemek hayal kırıklığından başka
hiç bir şeyi getirmeyecektir biz insan oğluna. Tabiki hedefler büyük olmalı ama
abartmadan. 30 yıl sonra çalışma hayatını bırakan bir insanla ilk defa işe
başlayacak insan arasında aslında hiçbir fark yok. Bu örneği neden verdim bende
bilmiyorum sormayında…
Aslında anlatmak
istediğim şeyde bunlar değildi. Sadece yazmak istedim, gerekirse saçmalamak,
saçmaladıkça eğlenmek. Belkide benim ufak mutluluğum bu. İnsan mutlu olduğu
şeyi yapmalı, nerede ve nasıl olursa olsun mutluluğu için kimseyi kırmadan
mutlu olmalı. Hayattan çok şey beklemek saçmalıktır. Kimi evlenmeyi bekler,
kimi, zengin olmayı. Bunları beklerken ayağının altında ezdiklerini görmeden fark
etmeden yoluna devam eder. Edeceği sadece 4-5 adım fazlası yok. Sonra önüne
çıkan ilk büyük taşta paldır küldür düşüp görecektir ebesinin örekesini.
Şimdi kısaca özetle
kendi hayatınızdan hiçbir zaman çalmayın çaldırmayın, kendi mutluluğunuz için
başkalarını mutsuz da etmeyin, ufak şeylerden mutlu olmaya çalışın. Hee
sevgilin mi yok ? git anana babana sarıl çünkü onların yerini hiç kimse tutamaz
tutmayacaktır. Cinsellik içinde git manuel takıl ne bilim ben o kadarı beni
aşar. Neyse daha fazla saçmalamadan saygılar sevgiler…..
dimi :)
YanıtlaSil