16 Eylül 2011 Cuma

Kalp Temiz Düşünceler Pis


Aylardır belki de hiç dışarı çıkmadım. Bu dört duvar arasında sıkışıp kaldım günlerce. İnsan yüzü görmeyeli uzun zaman olmuştu. Tükettiğim sigaraların boş paketlerini bile atmamıştım. Aklımca onları sayıyordum. Yalnızlığımın belki de tek kanıtıydı onlar. Sorsan çok sosyal bir insan gibi gözüküyorum kimi zaman. Kimi kandırıyorum ? Yada kimi kandırmaya çalışıyorum ? Kendimi mi yoksa etrafımdaki insanları mı ?

Kırık dökük bir bilgisayarda, kırık dökük hayatımı yazmaya bile cesareti olmayan bir varlığım aslında. Belkide işe yaramayan boş boş nefes tüketen biri. Sahi ne işe yarıyordum ben ? Yada bu dünyada ki amacım veya görevim neydi benim. Dünyaya gelmemizin elbette bir sebebi var. Benim ki neydi o zaman? Bunun cevabını ben bilemedikten sonra kim söyleyebilirdi bana kim diyebilirdi? Sorularıma kim yanıt verebilirdi? Benim bile bulmakta zorlandığım cevapları kimden isteyebilirdim ki?

Yanıtlanmamış cevaplar insanın her zaman kendisinde, kendisinin bulması gereken ve bulabileceği sorulara maruz kalması, kendisi ile hesaplaşmasını gerektiren bir durumdur. Hangimiz kendimize zaman ayırıp bu cevabı zor olan soruları sorabiliyoruz? Gücümüz yetiyor mu sorulan soruları cevaplamayı? Aslında düşündüğümüzde kendimizle ilgili sormayı unuttuğumuz ve sormaktan korktuğumuz onlarca soru var ki. Cevaplarını sadece bizim bildiğimiz ve o cevapları verirken bile samimi davranmadığımız, dürüst davranmadığımız onlarca soru. O sorularda bile kimi zaman sahtekarlaşabiliyoruz. Terazinin bizde olan kısmına ufak bir parmak hareketi ile bir dokunuş yapıp kendimizi haklıymış gibi çıkarabiliyoruz. Çuvaldızı karşımızdakine batırırken kendimize sadece bir kibrit çöpüyle ufak bir dokunuş yapabiliyoruz. İğne bile kalmadı maalesef. İğneyi bile kendimize batırmaya gücümüz yok.

Haksız olduğumuzu bilsek bile çoğu zaman haklıymış gibi, aynı bir zeytin yağı su ilişkinde olduğu gibi kendimizi hep zeytin yağı olarak görüp üste çıkmaya çalışırız. Kabullenmek sanırım insan doğasında yok. Hapishanelere baktığımızda %90’nı hatta %99’u hep masum ve suçsuzdur. Kader mahkumları sanırım o %1 lik kısmı oluşturuyor. Kader mahkumu ne demek bilmiyorum ya neyse.

Kibirlerimizden, iki yüzlülükten, fırsatçılıktan, yalandan ve bencillikten kurtulmadığımız sürece hep bir maskenin arkasından dünyaya bakmak zorunda kalacaz. Saklandığımız o maskenin ardında hayatımızı sürdürüp aslında ben çok iyi bir insanım yalanının ve sahtekarlığının ardında çürüyüp gidecez. Ama benim kalbim temiz diyen aslında kalbi temiz olup düşünceleri pis olan insanlar oldukçada bu çark böyle sürüp gidecek.



NOT: Şuan saat 07:11 ve ben bu yazıyı neden yazdım bilmiyorum.Yatakta olmam gereken saatte ayakta ne işim olduğunu da bilmiyorum. Kısacası ben hiç bir şey bilmiyorum. Aslında zaten ben şuan uyuyorum ve bu yazıyı da rüyamda yazdım. Evet evet öyle oldu çaktırmayın. O değil işin yoksa bide başlıkla resim bul buna. Bu arada blogumun tasarımını da değiştirdim beğenirsiniz inşallah. Öyleyse hadi ben yattım görüşmek üzere sevgiler saygılar…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder