25 Temmuz 2014 Cuma

     Dile kolay tam 16 sene geçti sensiz. Yokluğunda çok bocaladım, yeri geldi yanlışların en kötüsünü yaptım, yeri geldi gurur duyacağın bir kaç şey, ufak ama benim için önemli olan. Hayat bir şekilde devam etti , sensiz zor olsa da.  Dara düştüğümde yada ihtiyaç duyduğumda elimi tutamadın yada bana nasihat veremedin, başımı okşayıp bakışınla umutlandıramadın beni hiç bir zaman. Bir maça gidemedik mesela, yada aynı masada dertleşip iki kadeh içemedik seninle. Bayram sabahları mesela, sağımda hep sen vardın, hani o ilk bayram sabahımızda ki gibi, seninle gidecek olmamın vermiş olduğu heyecan ile uyuyamadığım gecenin sabahında ki gibi her bayram seninle ama sensiz secde ettiğim bayram namazları, dile kolay işte 16 sene sesiz geçti.

     Yokluğunda imrenerek baktığım insanlar oldu birbirleri ile şakalaşan aynı masada oturup sohbet eden, gözlerinin içine bakarak birbirleri için endişelenen ve geleceği için daha fazla daha fazla bir şeyler yapmak isteyen. Aslında daha sayabileceğim o kadar çok şey var ki özlemini duyduğum ve kelimelere dökemediğim, on altı senedir her gün, her sabah, her akşam, her saniye pişman olduğum  o kadar çok şey var ki buraya yazamadığım, kimi zaman gizli gizli göz yaşı döktüğüm ve hayatımdan çalınan o on altı senenin yokluğu var ki "BABA" işte bunları kelimelere dökecek kadar güçlü değilim.

     On altı senedir sevmedim bayramları sevemedim çünkü bayramlar sen gittiğinde benim içinde gitti, bitti yok oldu. İçimden gelmedi bayram sabahı namaz kılmak ve dönüşünde sıcak ekmek alıp kahvaltı yapmak. Sıradan sıradanlaşan bir günden ibaretti. Her şey seni hatırlatıyordu bu bayram sabahları, sıcak ekmek kokusu mesela, kalabalık bir sofra gülüşmeler içinde geçen, bunlar seninin yokluğunda yüzüme taktığım maskenin içinde gizlediğim duygularıydı hep. Yalandan gülümsemelerle içimde sana büyüttüğüm özlem.
Ama bu sene biraz farklı on altı senedir babasız girdiğim sensiz girdiğim bayramlara bu sefer baba olarak girecem. Senin yokluğunda sen olucam, bir anlamı olacak bu sefer seninle paylaşamadığım seninle yaşayamadğım ne varsa kızımla yaşıyacam bu bayram. Çok küçük olsada anlamasa da neyin ne olduğunu seninle özlem duyduğum ne varsa kızımla giderecem. Yanına da gelicez bu bayram, torunun el öpmeye gelicek, biliyorum senin içinde bir başka olacak bu bayram, hemde hiç olmadığı kadar  başka.


Çok özledim seni ve hiç kimse senin yerini doldurmuyor baba.....

21 Ocak 2014 Salı

Çıkmayan Kelimeler



        Kelimelerin yetmediği yerde susmak en ideal yoldur. Ama içinde biriktirdikçe o çıkmayan kelimeleri, olmadık bir anda, hiç ummadığın bir zaman da öyle bir çıkar ki durdurabilene aşk olsun.

        Genelde küçümsediğimiz yada korktuğumuz için küçümsemeye çalıştığımız şeyler çok geçmeden başımıza gelir, işte o zaman sıçtığımızın resmidir. Aslında sıçmak kötü bir tabir oldu ama eğer her şey güzel gidiyorsa o dalga geçtiğimiz şeylerden mutlu olabilmenin tadını çıkartmak her iki taraf için en güzel şeydir. Mesela inanmadığımız aşk bir gün gelip kapımızı çaldığında inanmıyorum diyip geri yollamak ahmaklıktır. Hani Ayşe’ye de Fatma’ya da aynı şey hissedilmiyormuş. Bugüne kadar yazdığım yada söylediğim çoğu şeyde her şeyi basite indirgedim. Allah sanırım belamı verdi sonunda. Ama mutlumuyum evet mutluyum halen ortada net bir şey olmasa da.

Aşk dediğimiz şey nedir ?

        Vallahi net bi açıklaması yok sanırım. Hani bende size soruyorum bildiğimden değil. Onu her gördüğünde yada sesini duyduğunda duyduğun heyecan mı ? Belki… Yada yokluğunda deli gibi özlemek mi ? Sanırım… Merak etmek mi iyi mi kötü mü diye ? Mümkün tabi… Sahi aşk dediğimiz şeyi sınırlandırmak saçma değil mi ? Yani bunları hissediyorum ve aşığım demek neyle alakalı olabilir ki ? Kime sorsam verebildiği net bir cevap yok aslında. Demek ki aşk dediğimiz şeyin tanımı kişiden kişiye bir çırpıda değişiyormuş. Ben eskiden sevginin bokunu çıkarmakla alakalı bir şey sanıyordum aşk denen duyguyu. Olabilir mi ? Tabiki olabilme ihtimali çok yüksek. Bu da benim düşüncem olsun. Hissettiğin duyguları isimlendirmek biraz garip sanki, sadece hissettiğin duyguları (tabi bu her iki taraf için de geçerli) doyasıya yaşamak lazım yaşayabildiğince.



        Biliyorum ne yazarsam yazayım muhakkak bir şeyler eksik kalacak, tamamlanmayan cümlelerim olacak. Bir tarafından başlasam sonu gelmeyecek, hiçbir kelime tarif edemeyecek olanı biteni. Olanı seninle başlayıp bitmeyeni seninle olacak olan. Gözlerinde haps olduğum bu soğuk geceleri gülüşünle ısıtacağım. Sesin çınlayacak kulaklarımda her özlem duyduğumda gözlerine. Sen olacam çoğu zaman yada tamamlayacam eksik kalanlarını senin beni tamamladığın gibi. Ayrı hayatları sürdürürken aynı hayatın bir parçası olacaz belkide.



        Eğer bir dilek hakkım olsaydı….

        Aşk denilen şeyi tarif edemesem de, gözlerine baktığımda yaşadığım şeyin hiç bitmemesini dilerdim….