18 Aralık 2012 Salı

Tecavüz Edenler Hep Unutamadıklarımız




Bazen canımızı acıtacağını bile bile gidene gitme kal deriz. Bu sevginin başka bir hali olsa gerek. Onunla birlikte iken üzüleceğimizi bilsek bile kalması için elimizden ne geliyorsa yaparız. Kendimize sunduğumuz en büyük sadistliğimiz olsa gerek bu durum. Aslına bakarsan bu durum bencilliğimizin ta kendisi. Mutlu olmayı bir ihtimal diye nitelendirip o duyduğumuz üzüntünün ardından sanki her şey çok güzel olacakmış gibi kandırırız kendimizi. Boşuna balık baştan kokar dememişler. O gittiğinde her şey eksik ve yarım kalacak sanırız bir zaman, hani ne yapacam ne edecem moduna gireriz. Aslında dünyanın sonu değil tabiî ki bu durum, ama o an bunu düşünecek göt yok maalesef hiç birimizde. Elbet geçecek her şey, koya koya dokuna dokuna her biri geçip gidecek, bugüne kadar neler geçmedi ki ?


Önce yokluğu ile bir boşluğa girecez, alışkanlıklarımızdan doğan özlemler sarıcak dört bir yanımız, yastığa başımızı koyduğumuz zaman ilk aklımıza gelen o olacak uyandığımızda da tabi. Kimi zaman bir göz yaşı dökücez, resmine bakıp içlenecez keşke gitmeseydi diye, bir sağa bir sola dönüp duracaz o yatakta. Yatak bile dar gelirken umutlart, hayaller ve özlemler tecavüz edecek ruhumuza, ama geçecek. Bazen koya koya geçecek bazen de tereyağından kıl çeker gibi, ama geçecek. Neler geçmedi ki ?


Zaman ilerledikçe o yaşadığımız tüm duyguları yok etmiş olacağız. Belki hiç hartırlamayacaz yaşadıklarımız duyduğumuz özlemleri. Aklımıza geldiğinde bir tebessüm savuracaz. Neleri unutmadık ki bu hayatta, ölen babamızı yada annemizi, bir anda ç.ekip giden dost sandığımız insanları ya aklınıza gelebilecek kimler var ki ? Hadi bir düşünün vazgeçemem dediğiniz insanları hangi biri aklınızda ki ? Herşey zamanla geçiyor ve geçecekte, o çok sevdiğiniz uğruna ölürüm diyip sıkıtığınız palavraların hepsi bir bir geçiyor. Hayat bu ve böyle olmak zorunda, bir şekilde devam etmeli edecekte.

Bu yazdıklarıma katılırsınız yada katılmazsınız inanın o sizin sorununuz. Söylediğim şeyler dilde kolay olsa da kimine icraatta zordur kimdilir. Ama her şey geçiyor, unutamayacağınız hiçbir kimse yok bu hayatta, ve üzüldüğünüz her an hayatınızdan çaldığınız zaman dilimi. Gül eğlen ye iç sıç ne bok yersen ye ama mutlu olmak için her daim bir nedeniniz olsun…

14 Aralık 2012 Cuma

Yalanıma Sokayım




Yalnızlık kötüdür diyorlar, tamam arada kötü yanlarıda çıkıyor çıkmıyor değil ama, düşünsene kafan rahat eve geliyorsun ayaklarını uzatıp dinleniyorsun. Niye aramadın niye msj atmadın niye gelmedin gibi vırvırlar yok. Yatağa istediğin gibi yayıl, niye onunla konuştun o kim gibi soruların tecavüzüne maruz kalmıyorsun. İstediğinle dışarı çıkıp istediğin kadar konuşup i,stediğince eğüelenebiliyorsun. Sonra efendim yalnızlık kötü. Neresi kötü yahu ? Sonunda ayrılacakmıyız kaygısı yok, mutsuz olacakmıyız korkusu yok, öyle gece yatmadan msjlar sabah uyanınca msjlar yok. Yok biz ne zaman tanıştık yok doğum günüm ne zamandı bilmem ne soruları yok. Beni seviyormusun gibi aptal aptal sorularda yok. Soru üstüne sorulara maruz kalmakta yok. Özgürsün işte daha ne istiyorsun. Sonra yok efendim yalnızlık kötü. Kaşıntım var demiyorda, rahatlık battı demiyorda yalnızlık kötü diyor gerizekalı.


Yalanımı sikeyim ben bile inanmadım bunlara. Yalnızlık kötü!!!!

13 Aralık 2012 Perşembe

PİÇ !



Sonra bir başkası olursun, hani tanımadığın daha önce hiç denk gelmediğin biri. Aynaya baktığında gördüğün kendin bile olsan, içindeki kişi sen değilsindir artık. Yaptığın şeylere bir anlam veremezsin, kendini sorulara mahkum eder işin içinden çıkmaya çalıştıkça bir bataklık gibi daha da derine batmaya başlarsın. Durumu düzeltmeye çalıştıkça daha çok yanlışlara maruz kalırsın. Hani derler ya her iki ucu da boklu değnek, işte tamamen öyle bir durum buda. Neden veya nasıl olduğu bilinmeyen kendiliğinden gelen ve yerleşip seni bambaşka biri yapan bir durum. Hani peşin konuşup ta tükürdüğünü yalarsın ya, hani büyük sözler söyleyip, o sözlerin altında tecavüze uğrarsın ya he işte durum bundan ibarettir. Kendini kandırma zamanın geçmiş gerçeklerle yüzleşme vaktindir. Sen olduğunu sandığın kişi bir başka kişiliğe bürünmüştür. Bu da sana kendinin oynadığı en kazık oyundur.


Bir ben değilim
Ötekide sen değilsin
Aslında biz kimiz ki
O bu şu
Fark eden hiç bir şey yok
Kişiliğini kaybetmiş yeni bir kişiliğe merhaba diyenleriz
Belki de olmak istediğimiz kişi
Kandırılan kim
Sen
Senli benli onlu bunlu
Fark eden hiç bir şey yok
Soluğu aldığımız yeni bir ruh
Hayat adil değil dediğimiz kandırık sözler
Sözlerin sonunda bencillikler
Bencilliklerin hepsi piç
Piç kim
Sen
Bir evlat gibi büyüttüğümüz bencillikler
Mutlu olmayı isteyerek yaptırdığımız heykeller
Bencilliklerin anası
Babası kayıp
Kayıplar içinde bir beden arayan tek bir çocuk
Piç
Piç olmuş hayatların evladı
Namuslu sözlerin en namussuzu
Bir piç doğar bedende
Ne sen farkındasındır
Nede bir başkası
El salla çocuk
Piç olmuş bencilliklere
Yada tek bir işaret koyuver
Piç olmaya yüz tutmuş insanlara

9 Aralık 2012 Pazar

Misket Oynayalım mı ?



     Susmanın bedeli ağırdır çoğu zaman, gidene kal diyememek, söyleyeceği binlerce şey olmasına rağmen söyleyememek, attıkça içine atmak. Büyük bir yüktür susana, o küçücük yüreğine tıka basa doldurduğu kelimelerin yükü fazladır. Ne zaman haykırmak istese içindekileri, ya kelime bulamaz yada söyleyeceği her bir söz anlamına kavuşmaz. O an en büyük kaçış yine susmaktır O’nun için.


     Kaçmakta işe yaramaz ki ! Nereden bile bilirsin ki gece olduğunda yalnız kalıp salya sümük olacağını, aklının dört bir köşesinde binlerce düşünceler olacağını. İşine gelmez çoğu zaman bunların olacağını bilmek, lay lay lom geçen bir günün ardından geceyle başlayan karanlığın bir parçası olacağını, işine gelmediği için gündüz ki sahte gülüşmelerle tamamlarsın güneşin verdiği ışıkta. Sabahları sahte bir günaydın, öğle yemeğinde arkadaşların arasında yapmacık gülüşlerin, ama gece olduğunda seni senden alan o mahkumiyet. Bak buda öteki yüzün işte, hani görmek istemediğimiz, hani yaşamak istemediğimiz diğer yüzümüz. Oysa çocukken bir şeker yada oyuncak için ağlardık. Bilemezdik insanların hayallerimizin içine gireceğini, yürek denen et parçasını dört bir koldan saracağını. Bilemezdik tabi göz yaşlarımıza sebep olacağını. Bizim için önemli olan mahalle maçlarıydı yada oynanan misket oyunları. Hani derler ya büyüdükçe kirlendi hayat diye, yok öyle bir dünya hayat hep kirliydi, biz farkında değildik oyunlardan fırsat bulamadığımız için. Aşk meşk hikaye yalan nereden bileceksin aşkı sevgiyi seni mahvedeni,  seni ilgilendiren kaç tane misket topladığın yada kaç tane gol attığın.




     İnsan nereden bile bilir ki büyüdüğünde yürek denen et parçasının bir kerhane olabileceğini ? Birilerinin gelip ruhuna, kalbine, beynine tecavüz edip siktirolup gideceğini nereden bilebilir ki ? Dimi hiç büyümeseydik ve bizi ilgilendiren şeyin sadece sabah uyanınca bugün hangi oyunları oynayacak olmamız olsaydı. Sanırım çocukken çok oyun oynadık sokakta hayata aldırmadan umursamadan. Sanırım şimdi sıra onda.


     Hoş geldin çocuk bak sende büyüdün….

5 Aralık 2012 Çarşamba

Mutlu Olmak İçin Tecavüz Serbest




     Sana boş gelmez kimse, kafada unutamadıkları geçmişte bıraktığı bir sürü yaralılarla dolu vaziyette gelir. Yüreğinden silip atamadığı birileri ile tecavüze uğramış ruhu ile, bir başkasına sunduğu bedeni ile gelir. Bir boşluk doldurmadır bu kimi zaman, bazen de kanayan yarasına bir pansuman olarak görürler seni. Amaçları bir öncekini unutmaktır, unutturursan ne ala unutturamazsan sana sunduğu bedeni yanında kar kalır. Her birimiz birilerinin kirlettiği bedenleri taşımakta değimliyiz zaten ?



     Aşk kendi çıkarları doğrultusunda yapılan bencilliklerin ta kendisidir. Mutlu olmak için birini seçer ve mutlu olduğumuz ne varsa yapmak isteriz. Sonra da bunun adını aşk diye koyup kandırır dururuz kendimizi. Hayatımıza giren her bir insanla aynı şeyleri yaşar dururuz bir öncekinde olduğu gibi. Telefon görüşmeleri, seni seviyorumlar, aşkım cicimler, sex, bir yerlere gidip gezilen yerler vs. vs. yaptığımız her şey aynı aslında. Birilerine bunu desen "ama yaşatılan duygular farklı" der. Her gün pilav yersen ilkinden sonrakiler kabak tadı vermez mi ? Ama pardon! Sen aşıksın özür dilerim. Kandır kendini nereye kadar kandırabiliyorsan kandır. Bana vazife değil mutlu olmak için kandırılmak gerekiyorsa dükkan senin buyur.



     Aşk dediğiniz şey iki bencilin bir araya gelip mutlu olduğu şeyleri yapmasından ibarettir…. Birileri gelir ve zevki bitene kadar ruhuna tecavüz edip durur, olay budur….