18 Şubat 2012 Cumartesi

Genç Bir Delikanlı


Bakabildiğim kadar görüyordum hayatı, neyi nasıl görmek istiyorsam öyle görebiliyordum sadece. Mutlu yüzler görmek istesem rol yaparcasına bakıyordum sahte sahte. Kimi zaman kötü yorumluyordum kötü bakabildiğimce hayata. Bazen günah alıyordum sevaplarım fazlaymış gibi, bazense hiç olmadık durumlardan paylar çıkarıyordum kendime. Ders almayı öğrenmeye çalışıyordum. Okul yıllarından alışık olduğum öğrenmeye açık düşüncelerim gibi. Bazen de kandırıyordum kendimi. Kanmak istiyordum belkide. Umursamak, umursanmak istiyordum kimi zaman. Becerebildiğimce, becerebildiğim kadar hiç olmamış gibi. Var olup var olmamış gibi davranıyordum çoğu zaman. Çoğu zaman da yokmuş gibi var olabildiğince var oluyordum bazı hayatların içinde. Belkide düşlediğim hayat, hayal ettiğim olmak istediğim hayattı. Var olmayı becerebildiğim tek yerdi belkide. Hayallerin arkasına sığınıp yaşamayı becerebilmekti bu. Bir çocuk gözüyle bakabilmekti bu hayata benim yaptığım, sadece şekerim yere düştüğünde ağlayabiliyordum, yada istediğim oyuncak alınmadığında.


Pencerenin arkasında dışarıda oynayan çocukları seyrediyordu çocuk. Kimi misket oynarken kimileride yakan top oynuyordu. Bir hışımla yanlarına gidip oyunlarının arasına katılmak istiyordu. Koşuşturan çocukların arasında kendinide görmek istiyordu çocuk. Hiç şikayet etmemişti halinden, gurur yapıyordu aklınca. O düşlediği hayatın arkasına saklanıp kendi üzüntüsünü başka bir kimseyle paylaşmak istemiyordu. Özellikle de her cama dikildiğinde çocuk annesinin ona bakarken engel olamadığı gözyaşlarına ve bununla birlikte yüreği cız eden annesine. O annesinin aslan gibi birtanecik evladıydı nede olsa.

Düşleri vardı, hayalleri vardı. Birgün büyüdüğünde annesine o bakacaktı. Elinden tutup bir alışveriş merkezine götürüp dilediğince alışveriş yapmasını sağlayacaktı annesinin. Bir arabası olacaktı ve annesini gezdirip duracaktı tatil günlerinde. Artık o eskimiş kömür sobasını yakması gerekmeyecekti, doğal gazlı bir eve geçtiğinde. Saraylarda yaşatıp elini sıcak sudan soğuk suya sokturmayacaktı genç delikanlı. Bir umuttu bu içinde büyüttüğü. Birgün hayal ettiği ne varsa hepsini gerçekleştirecekti. Kafasına koymuştu birkere delikanlı çocuk. Bir umuttu işte bu geleceğe yatırımlarından. İçine gömdüğü hüznü gözlerinde ki mutluluk parıltılarıyla yansıtıp duruyordu çevresindeki ona hüzünlü gözlerle bakan insanlara karşı. Büyüyecekti ve koca bir adam olacaktı eğer o tekerlekli sandalyeden kalkabilseydi…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder