21 Aralık 2011 Çarşamba

Tecavüze Maruz Kalan Ruhlar



İstanbul denen cehennemin en durgun alevlerindeyim. Bir yanım soğuk sularla kaplıyken diğer yanım, ruhuma tecavüz eden korna sesleri ve insan koşuşturmalarıyla dolu. Sanki senin ettiğin yetmezmiş gibi! Dört duvar dar bana, çıkmalıydım cehenneme, bire bir yüzleşmeliydim ne var ne yoksa. Kaçmalıydım senin anıların olan o küçük cehennemden, ırzıma geçen tüm anılardan. Yastığımda kalan kokundan, beraber bozduğumuz yataktaki nevresimlerden. Dolabı açtığımda karşımda sanki küfür eder gibi duran kırmızı geceliğinden. Kaçmalıydım topuklarım götüme vura vura, ardıma bakmadan tebessüm etmeden. Gitmeliydim, uzaklaşmalıydım uzaklaşabildiğim kadar sana dair ne varsa umursamadan takmadan koşabildiğimce koşarak. Bağırmalıydım küfürlerin en alasını savurarak.

Koştum, kaçtım ve geldim işte istanbulun bu cehennem kenarlarına. Varoşlarına uğramadan sessiz sedasız. Yapmak istediğim hiç bir şeyi yapmadan, yapamadan, Kerhane olmuş yüreğime bir orospu daha gömerekten kaçtım ve geldim işte Yine aynı sahne yine aynı sonla. Adam deniz kenarında içerken köpek öldüren şarabını, yüreğine bir kahpe daha gömer diye biten bir senaryonun son sahnesi gibi tarih tekerrürden eder gibi yine her zaman ki oturduğum bankta tek başıma ve yüreğimde ki cesetlerle birlikte seyrederken o cehennem istanbulun zebani martılarını, vapurlarda doluşmuş yaratıkları seyre dalarken attım yüreğimde ki o sayısız mezarlıklardan birine gömdüm seni. Yine aynı olay yine aynı film. Kaçışı yok sonu yok finali yok mutlu sonu yok. Yok oğlu yok…

Yine zaman geçecek, yine vurulucam kahpenin birine ve yine atacam kendimi İstanbulun cehennemine. Baştan hazırlıklıyım bu sefer, açtım bir mezar daha yürek denen kahpeler mezarlığına. Bu sefer tedbiri elden bırakmak yok… Dost, arkadaş, sevgili ne ararsan var burada ve ismini unuttuğum onlarca yüzlerce isimsiz mezar.. Hangimizin yok ki ?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder