13 Kasım 2011 Pazar

Özgürlüktür Yağmurda Islanmak


Kış yavaş yavaş kendini hissettirirken sokaklar da eski kalabalığın yerini boş sokaklara bırakmaya başlamıştı. Soğuktan kaçarcasına, sıcak evlerin de pineklemeyi tercih eden binlerce hatta milyonlarca insan. Ya peki sokaklar caddeler ? Onlar için söylenecek ne vardı ? Bir daha ki yazı beklemek ve yine insanların kalabalıklığında o güzellikleri gösterebilmek için koskoca bir kışı atlatmak zorundaydılar.

Ya peki insanlar ? Onlar içinde söylenecek pek bir şey yok. Sadece bir camın ardından seyredebilecekti her şeyi. İş koşuşturmamaları dışında pekte ayaklarını sokağa atacak gibi gözükmüyordu hiç biri. Gezmek, dolaşmak, sahilde yürüyüşler, bunların her biri yazı bekleyecekti sanki. Tabi havanın nasıl olduğunun hiçbir önemi olmayan insanlar da var. Bunlar için hava soğuk yada yağışlı yada karlı yada güneşli olup olmadığının hiç önemli olmadığı insanlar.

Siz hiç yağmurda sahil boyu yürüyen bir adam yada kadın gördünüz mü ? Oysa ki ne güzel bir şeydir. Islanmak, özgürce, doyasıya ıslanmak. Kimseyi umursamadan, kimseyle bir işi olmadan, aptal bakışlara aldırmadan yürümek. Islanmasın diye avuç içinde saklanan sigara ile yürümek. Siz hiç bu duyguyu yaşadınız mı ? Sorsak hepiniz özgürsünüz…

Bir gün bu şekilde yürüdüğümde, şemsiyesinin altına gizlenmiş bir amcanın, “ Oğlum ıslanıyorsun yok mu şemsiyen ?” demesine maruz kalmıştım. Amacım yağmurdan kaçmak değildi aslında. Yağmurdan kaçacak olsam zaten dışarıya çıkıp yürümezdim diyememiştim amcaya. Yürürken denizin almış olduğu o renk, gri tonlarındaki hafif siyaha çalan bulutlar, yaprakları dökülmemiş ağaçların yeşilliği, insanın biraz olsa nefes almasını sağlayan ve kendisini özgür hissetmesi için yeterli yada geçerli nedenlerden sebeplerden değilmidir ?

Bazense bir camın ardından yağan yağmuru seyretmek rahatlatır insanı. Kömür sobasının üstünde kaynamaya yüz tutmuş çaydanlığın çıkardığı ses, ve içtiğin o ince belli bardak eşliğinde ki çay. Cam kenarına geçip, yağan yağmuru izlemek, cama vurduğunda çıkardığı ses. Gözlerin camdaki damlalara takılır, her bir damla diğer damlalarla birleşerek kayar durur. Şemsiyesinin altına gizlenmiş insanları izlersin, sıcak çayından bir yudum daha alarak. Radyoda güzel bir müzik çalar ve sen bir sigara yakarsın. Kafanda ne ay sonu, ne elektrik yada telefon faturası, ne de hayat çilesi. Hiçbir şey yoktur o an kafanda. Uzaklara dalarsın, yada eski anılarına takılıp kalırsın. Sevgilinle yağmur yağdığında kaçıştığın gelir aklına. Yada herhangi bir eski ama yüzünde tebessüm oluşturan bir anın.

Yağmur güzeldir, kimi zaman insanı hüzünlendirir, kimi zamansa rahatlatıp mutlu eder, hiç kimsenin etmediği gibi. Islanmak doyasıya özgürce ıslanmak korkmadan çekinmeden. Yağan damlalar ve sen. Bir ömre bedeldir bazen, hiç aklında yokken getirdiği anılar yada üzüntüler. Niye korkar ki insanoğlu yağmurdan kendini kaptırmaktan. Bilirim her yağmur yağdığında senin de burnun kızarır üşürsün hiç üşümediğin gibi. Oysa kaçmak yerine kendini bırakırsan yağmura ısınırsın hiç ısınmadığın gibi….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder