13 Eylül 2011 Salı

Ve Sonra Fark Ediyorsun


Burası yaşadığım yer.
Saatin kaç olduğunu biliyorum.
Hâlâ kendimdeyim.
Az önce sehpanın ayağını kımıldattım.
Dengesi bozulan bir nesnenin dahi tepkisi var!
Hiçte tuhaf değil yaşam.
Gözle görülür bir akış içindeyiz.
Her şey sürekli hareket halinde!
Saat, ayaklarımız, midemiz, kalbimiz!
Artık bilsen de hiçbir şey değişmeyecek ama, yine de söylüyorum,
"Bazı geceler uyku bile durduramıyor ruhumdaki ağrıyı!"
Sen içimdeki susmuş bütün duygulara bir maestro gibi "hadi" dedin!
"Hadi"
Öyle coşkulu, süratli...
"Hadi" dedin!
"Benimle gel, kat bana kendini, yürü benimle, seninim, hadi"
Öyle net bir sesti ki bu,
Beni sen yapan, güçlü, inanılası...
Sana geldim o gün, bütün beni yanıma alarak...
Orada durdum.
Bekledim.
Sevdim senin yanındaki beni,
Seni sevdim!
Ve bir süre sonra sonsuza dek susacağının emaresi sözler çıktı iki dudağının arasından...
"Bitti, gidiyorum"
Bunlar olduğunda, olduğunu fark edemiyorsun o an.
Bir şeyler dökülüyor başından aşağıya.
Bir şeyler üstüne yürüyor, karnına yumruk atıyor.
Sonra düşünmeye başlıyorsun.
Bir süre anlamadığın halde hiçbir şeyi, anlamak gayretiyle, sadece anlamaya çalışıyorsun.
Zaman geçiyor üstünden,
Kaçıncı düzüşü seni gecenin bilmeden! öylece yaşıyorsun...
Ve sonra fark ediyorsun;
Her şey birbirinin aynısı.
Her şey aslında, o son cümlenin ayaklarının bastığı yerde kalan şey!
Yani her şey aslında hiçbir şey!
Tıpkı hasta olup sonrasında iyileşmek gibi.
Tıpkı hasta olup, bazen iyileşemeyip, hastalığın kronikleşmesi gibi...
Tıpkı hasta olup, bazen iyileşemeyip ölünmesi gibi.

1 yorum: