17 Eylül 2011 Cumartesi

Şapşal Çocuk


Çocuklukta yaptığımız şeyleri şimdilerde düşündüğümüz de ne kadar saf ve temiz olduğumuzu daha iyi anlayabiliyor insan. Yüzümüzde ufak tebessümler bıraktığını tabiki hepimiz biliyoruz. Sanırım bu yüzden keşke hep çocuk kalsak sözü sürekli dilimizde geveleyip duruyoruz. Keşke bir ihtimal olsada dönebilsek o saf ve temiz günlere.

Çocuklukla ilgili birkaç hikayem var. Bunları sevdiğim bir insanla paylaştım sadece, özel şeylerdi ama onunda bunları yazmamı istediğinden ve kıramayacağım bir insan olduğundan dolayı paylaşmaya karar verdim. Evet bende kabul ediyorum biraz salakça durumlar ama bana komik gelen şeyler. He bu arada o insanın ismini tabiki vermeyecem ama şunu bilin yeter, çok değerli ve çok kıymetli bir insan o benim için. Çok seviyorum onu…

Ortaokul zamanlarıydı, o zamanlar hani her ne kadar fırlama bir çocukta olsam aslında sessiz sakin bir kişiliğim vardı. Öyle çok şey bilmez etmezdim. Kulaktan dolma laflarla uygulamadığım ama uygulamış gibi yaptığım şeyler. Erkek muhabbetlerini sizde tahmin edersiniz o dönemlerde ya futbol yada cinselliktir. Çok samimi 4-5 arkadaşla sohbet ederken konu mastürbasyona geldi, nasıl geldi orasını hatırlamıyorum. O zamanlar daha mastürbasyonun ne olduğunu bile bilmiyorum. Zaten kendi aramızda konuştuğumuzda o olaya mastürbasyon değil 31 çekmek olarak lanse ediyorduk argoca. Ben 31in 31 kere yapılan bir şey olduğunu sanıyordum. Çok safmışım ya. Neyse konu mastürbasyondan açıldığında boşalmaya geldi. Düşünsenize 5 tane ergen bir araya gelmiş ve hani çokta fazla bir şey beklememek lazım. Kalkıpta siyaset konuşacak halimiz yok. Arkadaşlardan biri ben boşaldığımda yarım çay bardak doluyor dedi, öteki eliyle işaret ederek ben dedi boşaldığımda bu kadar geliyor falan filan. Tabi ben oradan mal mal onları seyrediyorum saf saf. Hani konuyla yakından uzaktan bir alakam yok ve olaya tamamen yabancıyım hayatımda hiç öyle bir şey yapmamışım. Öteki arkadaş başladı bu sefer, ben dedi bir çay bardağı boşalıyorum. Evet sıra bana gelmişti. Kısık bir ses tonuyla hani birazda korku var çünkü sonuçta yalan konuşacaktım ve cinselliğin c si ile yakından uzaktan bir alakam yok. Ben dedim elimle işaret eder bu kadar boşalıyorum. Ama hani başka bir şey sorsalar konuyla ilgili öyle aptal aptal bakacam.

Akşam eve gittiğimde hemen duşa girdim. Yani o olay beni meraklandırmış ve ilgimi çekmişti ki ilk kez yapacağım bir şeydi. Kulaktan da dolma şeylerle 31 e kadar saymaya başladım. Tabi fazla ayrıntıya girmeyecem. 31 e geldiğim de hiçbir şey olmamıştı, durumu anlamaya çalışıyordum. İkinci 31 e başladım tabi içimden de sayıyorum hani eksik yada fazla olmasın diye. Sanırım o gün hayatımda ilk defa o kadar çok sayı saymışımdır.

En sonunda muradıma ermiştim o kadar çok saydıktan sonra. Tabi ilk deneyim ilk kez olan bir şey ve hoşumada gitmişti. Hani yaptıkça yapası geliyordu insanın. O gün duştan çıkmak bilmemiştim. Zorla banyoya sokan annem banyodan çıkartamıyordu beni. Tabi bu olayı gerçekleştirmenin vermiş olduğu güvenle ertesi gün okula gittiğimde direk olaya daldım. Oğlum dedim sizinde yaptığınız bir şey mi ben dün akşam 2 çay bardağı boşaldım diyerek ve şaşkın bakışlar içerisinde göğsümü gere gere dolaşmaya başlamıştım o gün.

Şimdi düşündüğümde bu durumu ne salakmışım diyebiliyorum. Komik ama aynı zamanda salakça bir durum. Hani övünecek bir şey değil ama çocukluk işte. Erkeğiz sonuçta genelde çükümüzle ve performansımızla övünen yaratıklarız.

Diğer bir hikayem ise, bu biraz daha masum ve salakça bir durum. Sarıyer de oturduğumuz dönemlerde tabi o zamanlar yaşım baya ufak ilk okula gidiyormuyum gitmiyormuyum hatırlamıyorum. Sarıyer merkeze inmem yasaktı. Ama tabi fırlamalık ve çocukluk depreşmeleri olduğu için ve arkadaşlarımın da kanıma girmesinden dolayı o yasağı çiğnemiştim. Önce sahile gidilip balık tutulacak, arkadaşın babasının çalıştığı yere gidilip kola meyve suyu içilecek ve en son biraz gezip eve dönülecekti. Babamdan tırstığım için içimde her an yakalanma duygusu vardı. Zaten babamı tanımayan da yoktur Sarıyer de.

Biz bütün yapacaklarımızı tamamladıktan sonra evin yolunu tutmuştuk. O an babama yakalanmadığım için bir sevinç vardı içimde ama sanırım erken sevinmiştim. Çünkü kafamı kaldırdığımda babamın bana doğru yürüdüğünü fakat beni fark etmediğini görmüştüm. Tabi ben o an tutuşmuştum. Karşıya geçmeye çalışsam görecek arkamı dönüp gitsem görecek yani ne yapacağımı pekte bilmiyordum. Babam yanında bir arkadaşıyla sohbet ederek yaklaşmaya devam ediyordu. Bende bi anlık refleksle yüzümü şekilden şekle sokup hani nasıl desem yüzü gözü kaymış hani bir maske takarsın gibilerinde ağzımı burnumu yamultarak yanından öyle ce geçtim. Babam beni görmemişti. Benim düşündüğüm ise gördü ama tanıyamadı olmuştu. Dönüp arkadaşlara tamamdır bundan sonra hergün gideriz Sarıyer e taktiğim buldum diye salakça bir sevinç oluşmuştu bende. Yırtmıştım sonunda.

Ertesi gün yine biz Sarıyer e kaçmıştık. Benim taktik belliydi babamı gördüğümde yüzümün şeklini değiştirip yanından bir başkası gibi gidecektim. Neyse yine gezerken ben yine salakça babama denk gelmiştim. Bende ki taktiği uygulayıp yanından öylece geçmeyi planlıyordum. Ama geçemedim bu sefer. Babam beni o şekilde görünce yanıma gelerek –Oğlum senin ağzına burnuna ne oldu ? diye bir soru sorunca –Hiç bişey baba diyerek kendimi toparladım. Sonra mı ? Akşam eve gldiğinde güzel bir sopa yemiştim. Aslında sadece kendimi kandırıyordum o zamanlar. Dayağı yiğince birdaha inmemiştim Sarıyer e…

Son anım ise. Yine çocuğum tabi okula gidip gitmediğimi pek hatırlamıyorum. Kız kardeşim olduğu için arkadaşları sürekli bize gelirdi. Nasıl oluyordu neden oluyordu anlamıyordum ama ne zaman arkadaşları gelse masanın altına geçip öpüşüyorduk. Hani daha çocuğuz da öpüşmenin ne olduğunu da bilmiyoruz. Ama öpüşüyorduk.

İçlerinde bir kız vardı adını şimdi vermim. Bu manyak iyi dadanmıştı eve hemen hemen her gün bizim evdeydi. Bende ondan kaçar dururdum. Şimdiki aklım olsa kaçmazdım ya neyse. Bir gün yine bize geldi ve masanın altına geçip beni çağırmaya başladı. Ben istemediğimden dolayı dışarı kaçtım. Buda benim peşimden dışarıya. Ben nereye gidiyorsam o da kuyruk gibi peşimde dolaşıyordu. Neyse sonunda beni tenhada kıstırmıştı artık. Ben o an ağlamaya başladım ve annemin yanına gidip durumu anlatmıştım. Annem de ikimizi kızın evine götürüp annesine durumu anlatmıştı. O an babasıda evdeydi. Durum anlatıldıktan sonra orada öyle bir dayak yedik ki ikimizde değil yan yana gelmek gördüğümüzde birbirimizden kaçar olduk. Hayır anlamadığım şey şuydu. Öpmek isteyen kızı bana saldıran kızı dayak yiğen niye ben. Halen anlamış değilim.

Çocukluk işte daha bir sürü saçma sapan salakça hikaye var ama. Çocuklukta yaptığımız yüzlerce güzel şey var ki. Şimdiki çocukların sanırım bizim yaşadığımız gibi bir çocukluk yaşayacağını hiç tahmin etmiyorum. Sanırım hiç biri o kasetle kalem ilişkisini bilmeyecekler anlamayacaklar. Evet keşke hiç büyümeseydik ve keşke hep çocuk kalsaydık. Büyümekle yine çocukluk ettik işte…. Saygılar sevgiler…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder