22 Ağustos 2011 Pazartesi

Sevdiğin İnsanları Kaybetmeye Alıştığın Zaman, Hayatı Önemsememeye Başlıyorsun...


Sevdiğin insanları kaybetmeye alıştığın zaman, Hayatı önemsememeye başlıyorsun. Ne gelenler gidenlerin yerini dolduruyor nede eksikliklerini tamamlıyor. Bir zevk almıyorsun hiçbir şeyden. Eski tadın tuzun kalmıyor. Her gelene gidecekmiş gözüyle bakıyorsun. Korkuların endişelerin ve bunun gibi bir sürü karma karışık duygularla yaklaşıyorsun insanlara. Gidenlerin bıraktığı en büyük kötülüğü yaşıyorsun. Tamam giden gider ama öyle olmuyor işte o zaman. Giden aslında seni de alıp götürüyor. Tüm iyi duygularını, insanlara baktığın o masumane tavırları, güvenini her şeyini ama her şeyini alıp götürüyor işte. O zaman hayatı pekte önemsemiyorsun. Uzun bir aman diyip ne olacaksa olsun diyorsun. Bu da mı terk etti gitsin boşver diyorsun. Önemsiz artık her şey. Kim gelmiş kim gitmiş ne fark eder ki. Sen zaten yoruldun sen zaten bittin sen zaten hayatı boşladın. Senin için bir önemi yok kalmadı işte.Giden gitti gelen geldi. İçindeki çocuğu öldürmüşler, her zerrenden bir parça almışlar, biri gelmiş yada gitmiş ne fark eder artık bu saatten sonra. İçinde ki mutluluğu güveni almış her bir giden. Bu saatten sonra fırtına kopartsalar sende yaprak kımıldamaz ki.

Birde mecburi gidişler vardır. Karşında ki “O” anlamı büyük olan sevdiğin değer verdiğin insandan yada insanlardan gidişler vardır. Hayatına girersin mutludur yüzü gülüyordur gözlerinin içi parıl parıldır ama hayatına girdiğin andan itibaren üzüntüler başlar. Mutsuzluklar başlar. Gülmüyordur artık eskisi gibi, gözlerinin içi parlamıyordur eskisi gibi. Ama gitmeni istemez sende gitmek istemezsin ama mecbursundur bazı şeylere. Çok seviyorsundur değer veriyorsun. Hani bir tane canın var hiç düşünmeden onun için vereceksindir ama bir yandan da gitmek zorundasındır. Yapacak bir şeyin yoktur. Onun mutlu olması için kendini feda etmek zorundasındır. Öyle de olması gerekmez mi zaten. Her zaman derim gitmek kalana değil gidene koyar diye. Biliyorum çok koyacak belki de günlerce göz yaşı dökecem ama gitmeli insan. İnceldiği yerden kopmadan gitmeli. Onun mutluluğu için tek bir gülümsemesi için gitmeli. Fedakarlık yapmalı. Boş olsa da ondan sonra hayat yapacak hiçbir şey kalmamıştır. Burada senin duygularından daha çok onun duyguları önemlidir. Belki kimine göre bencilce bir hareket olabilir. Yada kalan böyle düşüne bilir ama yapılan her şey onun mutluluğu içindir. Olması gerekendir. Bile bile ölüme gitmektir giden için. Her şeyi sineye çekip onun mutluluğu için feda etmektir kendini. Aşk belki de onun mutluluğu için yok olmaktır ölmektir kaybolmaktır kim bilir ?




Bir sürgün yeri gidişler
Cehennemi yaşamak
Ölmeden tüm acıları çekmek
Kalmak istesem de gitmeye mecbur olmak
Kaldığımda 4 mevsim gibi
Cenneti cehennemi yaşamak
Biliyorum gitmek koyacak sana, bana
Belki de en çok bana
Ama kalmak koymaz mı her ikimize
Sevipte dokunamamak
Yanında olamamak koymaz mı ki
Ellerini tutmadan nasıl geçer ki bir ömür
Bakmadan o gözlerine nefes almak koymaz mı
Ten tene değmeden
Hissetmeden sıcaklığını yaşamak koymaz mı sevgili

Bir yangın yeri sensiz bu yürek
Yandıkça büyüyün bir alev
Köz olmuş kalıntıları temizlerken
Acıttığımızın bile farkına varmadan
Batan her bir parça
Yokluğunda büyüdükçe büyüyen
Kaldıramaz yüreğim bu yangını
Kalmak istedikçe
Yakmak istemediğim sen
Dokunamam gözlerine
Dokunamam ellerine
Yakamam seni benim gibi
Hakkım yok arzularıma
Sana yanmaya
Ben sana yandıkça
Bilirim sen orada üşüyeceksin
Ellerin titreyecek
Yüreğin donacak
Bilirim ben sana yaklaştıkça yanacaksın
Gitmek çözüm değil bilirim
Ölüm sensiz olmanın diğer bir adı bende
Ben ölümü göze alırken
Seni bende götüremem sevgili
Kalmaya mecbur
Yaşamaya mecbur hayatına giremem ki ben sevgili
Ben gidersem bilirim üşüyeceksin
Ben kalırsam bilirim ki yanacaksın
Çaresiz bu sevda
Gitsem bana ölüm
Kalsam sana ölüm

1 yorum: