11 Temmuz 2011 Pazartesi

Özgürlük Bazen Yağmurda Delicesine Islanmaktır


Yağmur öyle güzel yağıyordu ki hani pencerenin ardında onu seyretmek yağan yağmura haksızlık olurdu. Çıkılmalıydı dışarı ıslanılmalıydı sırılsıklam. Haksızlık olurdu yağan yağmura çıkılmasaydı. Yaktığın bir sigara ve içtiğin bir yudum kahve eşliğinde onu seyretmek haksızlıktı. Hem kendine hemde yağmura yaptığın bir haksızlıktı. Yağmuru seyredebilmek için o buğulu camı defalarca silmek sana haksızlıktı. Seyrederken yağmuru, kurduğun düşler, hayallerin, yada geçmişte bıraktığın insanlar, yüreğine gömdüğün kişiler. Sevgilin yada eş dost artık her kimse onlar. Haksızlık değilmidir bu? Önce yağan o güzel yağmura sonra da kendine yaptığın bir haksızlık hemde. Ay bile önünü kapayan o karabulutlara rağmen arada bir de olsa kendini göstermeye çalışırken sen hangi hakla dört duvar arasında saklanırsın ki yağmurdan? Toprağa can veren, en önemlisi sana can veren yağmurdan neden saklanırsın ki? Çıkmak gerekir bazen dışarı. Kollarını iki yana açıp, başın dik ve gözlerini açıp bakarsın gök yüzüne yağan yağmura. Özgürsündür sonuna kadar. Islanırsın ıslanabildiğince, Arınırsın belki de günahlarından kim bilir. Belki de yaşlı gözlerini saklarsın yağmurun bahanesiyle. Kamuflajın oluverir bir anda senin. Sessiz çığlıklar atıverirsin. Haykıramadıklarını haykırırsın sebepsizce. Bir anda duygularına tercüman olur tek bir yağmur damlası. Öylece durduğun yerde kalabildiğince kalırsın. Bir sevişme sahnesi gibi ıslak ama özgür. Mutluluk çığlıları atarsın özgürce ama sessizce. Zevkten inlemeye başlarsın her bir damlada. Akan gözyaşların mutluluk gözyaşlarına dönüşür. Sadece sen ve yağan yağmur vardır. Bu kadar kalabalık içerisinde baş başasındır, sadece ikiniz. Yapamadığın ne varsa yapma isteğin doğra birden içinde. Çünkü tüm şehir senin gibidir artık, şartlar eşittir. Ve sen sevişebildiğince sevişirsin özgürsündür. Ne ödeyeceğin ev kirası, ne elektrik parası ne de su parası. Ne yarın sabah erkenden kalkıp işe gitme düşüncesi nede çekeceğin trafik. Hiçbir şey yoktur aklında ne derdin ne tasan. Özgürsündür o an. Her şeyden arınmış tek başına yağmur eşliğinde sonunu düşünmeden seviştiğin yağmur damlasıyla baş başasındır.

İnsan kimi zaman kendini şımartmalı yada ödüllendirmeli. Bunları yaparken o kağıt parçasına gerek duymadan da yapabileceğimiz o kadar çok şey var ki. Bunlardan biri de yağmur altında ıslanmak işte, yada yürümek. Kimi insan korkar bu durumdan. Islanmaktan korkar ve kaçacak bir delik arar bir fare gibi. Hani derler ya bardağın dolu tarafından bak diye. Yok arkadaş dolusu boşu yok işte Ufacık şeylerden mutlu olmayı bilmedikçe yok. İnsan özgür olabildiğince özgürdür ve mutludur. Kendini ufacık şeylerle şımartabildiği kadar mutludur. Hanginiz yağmur yağdığında kaçmadınız? Hanginiz kendinizi yağmurun altına özgürce bırakabildiniz ki ? Hanginiz bir gece yağan yağmurun altına çıkabildiniz ? Ya ailenizden korktunuz yada kolu komşu ne der diye çekindiniz. Deli damgası mı yersiniz salak damgası mı yersiniz diye düşünüp durdunuz belki de. Hani özgürdünüz, hani özgürdük ? Islanmayı bile beceremiyorsanız her şeyi geride bırakıp hiçbir şeyi düşünmeyip, bana sakın ama sakın özgürlükten bahsetmeyin. Ben özgürüm hürüm diye karşıma çıkmayın. Kimi zaman ıslanmak özgürlüktür hür olmaktır. Deli damgası yerim diye korktuğunuzdan dolayı yapamadığınız şeyleri bir düşünün. Asıl özgürlük deli damgası yada salak damgası yerim diye korktuğunuz için yapmadığınız şeylerdir. Ve esaretiniz bunun yüzünden hiç bitmeyecek. Hiçbir zaman özgür olamayacaksınız. Kendinizi kandırıp, avutup duracaksınız böyle…..

1 yorum: