17 Haziran 2011 Cuma

Hadi bak bakalım içinde bir sen daha var mı sana yetecek


Belki de bir gün o güneş yeniden doğacak hiç doğmadığı gibi. Kim bilir belki çok yakındadır. Belki de hiç doğmayacak kandırıp duruyoruz kendimizi. Umutsuzluk kötü evet. Ama ondan daha kötü bir şey daha var. Yetinmemek. Neden insan elindekilerinin kıymetini kaybettiğinde anlar? Neden elindekileriyle yetinmez. Neden hep daha fazlasını ister? Bu kadar zormudur yetinebilmek yetebilmek. Her seferinde daha fazlasını arzulamak gibi bir niyetimiz isteğimiz var. Bunun için kaybettiklerimizin muhasebesini hiçbir zaman yapmayız. Hani derler ya bir gül için yüzlerce papatyayı ezeriz diye ezdiklerimiz işte bizim kaybımız. Aslında kazandığımızı düşünürken kaybettiğimizin farkına varamıyoruz. Hep daha fazla daha fazla daha çok o kadar gözü doymaz varlıklarız ki kimse kandırmasın birbirini. Ademle Havvayı düşünün cennette o kadar çok şey varken sadece bir elma için nasıl kovulduğumuzu düşünün. Sanırım sorun genlerimizde. Bizdeki açgözlülük duygusunda. Belki de açgözlülük te değil ama var işte kumaşımızda bir defoluk hatta birkaç defo. Şimdi bazılarınız bunu okuduğunda belki de şunu diyecek “ay ben hiç öyle biri değilim yetinmesini bilirim” bence aynaya bir bak derim ve düşün. Ne düşüneceğini sen biliyorsun ben bir şey demim bunun için. İnsanın kendisiyle hesaplaşması o çuvaldızı kendisine batırması kadar güzel bir şey yok. Tabi eğer orada da doğru bir ön yargılama yapıyorsan işte o zaman senin tadından yenmez bir durum olur.

Hadi bak bakalım içinde bir sen daha var mı sana yetecek ?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder