26 Temmuz 2010 Pazartesi

Benim Üç Harfim


Aşk için 3 harf derler ve her şeyin tüm güzelliklerin o 3 harften meydana geldiğini söylerler ya işte o yalan. En azından benim için yalan kim nerde nasıl uydurmuş bilmiyorum ama benim için tek 3 harfli gerçek ve tüm güzelliklerin kaynağı olan başka bir 3 harfim var. Kimseyle paylaşamayacağım saçının tek bir telini bile cennete değişemeyeceğim biri. Kalbimdeki kara bulutları tek bir gülüşüyle dağıtan gözlerinin içine baktığımda cenneti yaşatan tek bir sözüyle dünyayı yakabileceğim biri. Hani bir bebeğin o masum tatlı gülüşünü gördüğünde sende mutlu olursun ya yada ağzından çıkacak tek bir kelimede çığlıklar atar sevinç ve mutlulukla dolarsın ya işte onunla olmakta böyle bir şey. Olmadığında onu düşünmek gülücüklerini hayal etmek var olduğunu bilip te canlı canlı görememek yada görecek umuduyla yaşayabilmek nefes almak. Bu saymakla bitmez. Yaşattığı duyguları anlatmak için ya bir ansiklopedi yada hiç bitmeyen bir roman yazmak gerek. Dedim ya 3 harf benim 3 harfim dünyalara sığmaz. Onunla olmak hani vapura binip Kadıköy’e geçerken vapurun üzerinde uçuşan martılara simit atarken ve o martıların simitleri kapmasını izlediğin de verdiği keyif kadar keyifli. Onunla olmak yanında olmak hani bi sahil kenarında derme çatma bir çay bahçesinde oturup denize karşı içtiğin o çaydan aldığın lezzet kadar lezzetli ve mükemmel. Onun varlığını bilmek bir yerlerde nefes aldığını bilmek hani hamile kaldığında 9 ay karnında taşırsın yüreğinde taşırsın ve onu için tüm özeni tüm ilgiyi tüm hassasiyeti göstersin ya doğmamış çocuğunu beklemek gibi bir şey seni beklemek. Aslında onunla ilgili anlatılacak o kadar çok şey var ki dedim ya sığmaz buraya. Gizli gizli sevmeler gördüğünde kalbinin bir başka heyecanla çarpması açılamamak yanında olamamak bu kadar imkansızlığın olduğu bir durumda yinede onu sevmek ve onunla mutlu olmak bambaşka bir şey anlatamıyorum. Tükenmeyen kalemim bile tükendi yok çünkü yok anlatabileceğim bir kelime yok. Beynim onu anlatabilecek bir kapasite de bi değil. Her şey onunla başlar onunla son bulur. Şimdi anlıyorum ki onunla ilgi yazabileceğim aslında çokta bir şey yok çünkü anlatılacak yazılacak bir şey değil yaşanmalı yaşayarak farkına varılmalı onunla olan tüm güzelliklere. Merak ediyorsunuz dimi o 3 harfi söylemem söyleyemem onu da aşk gibi kirletmenize izin veremem Eskiden aşkın bir anlamı bir özelliği vardı şimdi yerlerde sürünürken size başka bir av veremem izin veremem o sadece benim 3 harfim ve o sadece benim yüreğimin 3 harfi. Cennete gitmek için illaki ölmek gerekmiyor benim 3 harfim zaten dünyadaki cennetim…..

25 Temmuz 2010 Pazar

Ölümle Geliyorum Sana


Çok düşündm sevgilim, ya yanında olacaktım yada bir ayyaş. Beni bırakıp gittiğin günden beri hayalinle avundum, yaşadıklarımızı düşündüm, onlarla ayakta kalabildim. Kimseye bir hayrım yoktu kendime bile bir hayrım yokken başkasına nasıl olsun ki. Ya yanında olacaktım yada bir ayyaş. Kimseye güldürmem kendimi, kimseye bu adam ayyaş oldu dedirtmem. Kimseye göstermem sana aciz yanımı acı çeken yüzümü. Kimse bilmemeli sana olan bu zaafımı güçsüzlüğümü. Söyletmem!!!! dillere düşürmem kendimi dağ gibi adam bir aşk uğruna yıkıldı gitti diye. Ah bu bendeki gurur yokmu lanet olacası gurur. Sen şimdi bilmiyorsun acı çektiğimi en zayıf yanım olduğunu. Sen beni Gözüm kapalı ölüme gideceğimi, uğruna her savaşı vereceğimi 4 kişi arasına girip o kavgadan sapa sağlam çıkacak yürekli bir adam olarak tanıdın. Toz kondurmam yüreğime o mağlup olmadı hiçbirzaman sana mağlup olduğu gibi, her savaşta anlının akıyla çıktı bu yürek. Ama sayende eskide kaldı o yürek be gülüm. Şimdilerde ise en komik bir filmin duygusal bir anında bile göz yaşı dökecek kadar güçsüz ve yorgun bıraktın. Şimdi ise sevgilim ya yanında olacam yada bir ayyaş. Gizli gizli vuracam kadehin dibine kimse görmeyecek bilmeyecek hiçbirşeyi. Geceden sabaha kadar şişenin dibine vuran adam her saniye göz yaşı döken çığlıklarla ismini haykıran adam bu kapıdan sabah gülerek çıkacak mutluluk maskesini takarak çıkacak. Belli etmeyecek sana olan mağlupluğunu. Gülücükler saçarak çıkacak mutluluk oyunları oynayacak kendini kandıracak bu adam etrafındakileri kandırdığı gibi kendinide kandıracak. Akşam olmasını istemeyecek bu adam çünkü o evde yalnızlığı var senden kalan seni hatırlatan ne varsa o evde olacak, acı olacak o ev kırbacıyla bekleyecek ve nekadar acın varsa durmadan yaşatacak. Ama korkmuyorum hiçbirşeyden acılarından hüznünden korkmuyorum. Hatırlıyormusun sevgilim günlerden Salıydı 10 Temmuz 2009 du bir akşam yemek masasında sana aynen şöyle demiştim " Senden gelecek her acıya razıyım aşkım" dedim. Dedim de bukadarını beklemiyordum be gülüm. Meğersem cehennemiş bu bana bıraktıkların. Cennetini yaşarken cehennemine aldığın bir hayatmış bu. Halbuki ne kadar şanslı sanıyordum kendimi ölmeden cenneti yaşıyorum diye. Şimdi ise cennetten kovulmuş biri. Yaksalar ne olur zifte bulasalar ne olur gülüm benim yüreğim yanıyor yüreğim bedenimi yaksalar ne olur ?
Ama sen beni hep mutlu san yıkılmadım dimdik ayakta san çünkü ben sana göstermedim hiç birzaman güçsüz yanımı sen hep beni böyle bil gülüm. Sen şimdi beni böyle sanarken ben sana gelecem tüm ruhumla tüm sevgimle. Bak aldım ilaçlarımı az kaldı az daha sabır gelicem geliyorum yanına gülüm. Çünkü ya senle olacam yada bir ayyaş. Ben senin beni sevip sevmediğinle ilgilenmiyorum zaten sevsen gitmezdin. Ben seviyorum seni ben aşıktım ben sevdim ben yücelttim seni ben kurdum kalbime yüreğime tahtını ve artık sana geliyorum gülüm. Biliyorum çok konuşacaklar arkamdan çok dedikodumu yapacaklar olsun yapsınlar önemli değil ben senin yanında olacam o yeter bana gülüm. Hoşçakal anne hoşçakal baba ve hoşçakal kardeşim kızmayın bana lütfen kızmayın ya aşkımın yanına gidecektim yada hergün ölüp ölüp eriyecektim karşınızda. Hoşçakalın tüm sevdiklerim hiçbirşeyde yıkılmaz sandığınız adam sürünerek ölümle gidiyor aşkına. Gitmeseydim ya sevdiğimin yanında olacaktım yada bir ayyaş olup çıkacaktım.......... Elveda Hayat

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Uzunca baktı yattığı yerden tavan duvarına sonra kalktı küllükte yanan sigarasından uzunca bir nefes aldı.


Her şey bıraktığın gibi duruyor odamın içinde giderken bıraktığın son anın kadar taze her şey. Sevda üzerine ne söylenebilirse, ne hissedilebilirse hepsi söylenmiş ve hissedilmişti sana karşı. Sen yoktun .. bir balık kadar susuzdum yani bir çiçek kadar sevgisiz kurumaya yüz tutuyordu bedenim. Aynalar bana yaşlandığımın kanıtı. Saçlarıma teker teker düşen aklar, her gün yeniden başlayan öksürük nöbetleri. Yaşatmaya çalıştığım tek odalı sevda kalesi. İstila altında bir beyin. Şizofren bir aşktı benimkisi..
Sonra kalkıyor yerinden cam kenarı bir sandalye. Dışarısı gürül gürül bir sabah, komşuların balkon dedikoduları. İçeriye seslensem bir bardak su diye getirir mi beni hiç yalnız bırakmayan hayali. Sonra gelse yanı başımda sabah gazetesi. Dışarıda esen hafif yel okşasa yüzümüzü, baksak yine göz göze sevdamızı paylaşsak... Bak yine bizden söz etmeye başladı komşular. Sözde sen gitmişsinde ben deliymişim. Hıh bilseler seni nasıl sevdiğimi. Seninse beni hiç bırakmayacağını. Amaaan dedikodu işte bırakta bilmesinler hem bilseler nazar değer. Uzun zamandır sabah yürüyüşü yapmıyoruz. O yakındaki yemyeşil mezarlığa doğru, sen olmayınca bende sıkılıyorum. Birde birileri kötü bir şaka yapmış. Bir mezarın taşına senin adını yazmış. Sen yanımdasın da adını görünce içime dokunuyor. İşte bir tanem hayat böyle.. Saçmada olsa devam ediyor.

Aşk mı !!! ? O da ne :S


Günümüzde çoğu insanın söylediği aynı türkü Aşk. Ulen aşk diye bişey yok sadece iyi anlaştığın insan ve onunla yaşadığın güzel alışkanlıklar var bunun adınada aşk diyorlar işte. Tarifini sorsan herkes kendince ayrı yorumlar. Zaten aşk diye bişey olsa tek tarifi olurdu. Örneğin sigara tek tarifi var süngerden bir izmariti kağıdı ve tütünü işte al sana sigara :D Tamam sevdiğinde leyla oluyorsun evet ama fazlada kaptırmamak lazım kanımca. Sonra boku çıkıyor. Ayrıldığında ahhh diyorsun sahilde şunu yapmıştık şuaya gitmiştik ilkez şurada öptüm elini tuttum bana şunu söylemişti şuna gülmüştük vs. vs. bu böyle uzayıp gider. Sonra başka biri gelyor eskiden yaşadığından eser kalmıyor. Tabi o arada zaman diliminde sana herşey onu hatırlatıyor gözünün önüne geliyor siktiri çekiyorsun ama ne fayda gidip gidip geliyorlar sanki bundan zevk alıyorlar tatmin oluyorlar. Yinede bir türl atamıyorsun onunla dinlediğin bi şarkı onunla ne varsa yaşadığın sanki sana inat hayat onları karşına çıkarıyor. Üzülüyorsun mutsuz oluyorsun belki çoğu şey sana tat vermiyor zevk almıyorsun hiçbirşeyden. Takiii yeni biri çıkana kadar. İşte ozaman ozaman geçmişe dahir ne varsa yaşadığın bir anda silinip gidiyor. Yeni bir macera yeni bir hikayeye yol alıyorsun yeni güzel anılarla tanışıyorsun yeni ufuklara yelken açıyorsun. Hiçbirşey kalmıyor mazide ne varsa sen sadece kendini yıprattığınla kalıyorsun. Demmeki neymiş Aşk diye birşey yokmuş herzaman gidenin yerini fazlasıyla dolduracak biri olurmuş. Takmamak lazım kasmamak lazım hayatı bukadar aslında hayat kolay zorlaştıran bizleriz der ve şu sözlede sonlanırırım bu yazıyı :D İyi bir insan olduğunuz için hayatın size adil davranmasını beklemek, vejetaryen olduğunuz için bir boğanın size saldırmamasını beklemek gibidir...

Merhaba Her Duygusuna Kitaplar Yazılan İnsanoğlu


Ama bu da benden olsun..Pencerenden görüneni anlatsın bu yazı

Hepinizi ... -"bakın burası çok sığ..su çok güzel... gelsenize''............ şeklinde bir kaç düşünceme davet ediyorum

Neyin aşırısını yaşıyorsak.. mutlaka yoksunluğunu çekiyoruz

Mesala 68 kuşağının aşırı adalet duygusu(woodstock ruhu)... ve sonrasında gelen (80 darbesi etkisiyle) apolitize olmuş bir gençlik ...ve şimdilerde yine politikanın şifrelerine merak saran gençlik. Bu şekilde bir ters bir düz gittiğimiz insan duygularından biri de aşk... Ne kadar yoğun bir aşk yaşanırsa yaşansın bir şekilde sonlandıktan sonra kişi uzun süre tam tersi duygularla ve beyaz bir özgürlükle kirlenene kadar başka bir süreç yaşıyor.

Genç kızların kazaklarını popolarına bağlayıp yüksek bel jean pantolon giymesinden şimdi ki leğen kemiğine gelen genç kızlarımızın tercihi gibi...

Televizyonlarda yoğun bir şekilde izlediğimiz yarışma günlerine bir bakın.. Hani o turnikeler, Süper Aileler durumu.. Sonra ki dizi furyası... Uzun süren..Yıllarca ve günümüze kadar devam eden...Acun'la yine yarışmalar mı geliyor dedik ama henüz olmadı halk yarışma tarzı yapımları değil Acun'u sevmiş onu anladık.

Modası geçmiyor hiç birşeyin ama dönüşüyor.. Bir AKP bir CHP sırayla gelmiyor iktidara ama uzun döneme baktığınız da aynen dediğimiz gibi oluyor...80 sonrası ANAP yükseliyor iki buçuk dönem gidiyor Ecevit yükseliyor...Ardından şu an ki hükümetin ideolojisi geliyor...

Yaşarken kararlarımızın bir yıpranma süresi var.... Elektronik aletler gibi... O karar..O seçim eriyene kadar bekleyip yenisini bulup aynı süreci yaşatıyoruz .

Ve geçmeyen şeylere hayran oluyoruz.

İyi yaşamalar insan kardeşlerim

Bak Bakalım Ben Oradamıyım


Bak bakalım ben oradamıyım ? Hadi baksana ben sendemiyim yerinde duruyormuyum? Hani bi aralar orada olduğumu söylüyordun. Hiç bir yere gitmeyeceğimi sadece sende olacağımı söylüyordun. Neden kandırdın ki şimdi sen beni ? sence senmi kandırdın yoksa herşeyimle ben mi kandım sana ? Yoksa bu dünya yalanda biz mi kandırıldık? Savaşlar vermiştk hani herkesi alacaktık karşımıza ben Donkişotluk yapıyordum sana senin için savaşıyordum herkesle. Şimdi ise sadece senle savaşıyorum. Heyy Sevgili evet ben Donkişotum sense sadece bir yel değirmeni seni gözümde büyütüp koskoca bir dev yapan benim yoksa sen sadece bir yel değirmeninden ibaretsin. Şimdi kimin için bir dev olacaksın yada daha kaçtane Donkişot yaratıp salacaksın meydanlara? Başıboş ve çaresz bir şekile önüne gelen herkesle savaşan. Ama sevgilim ben artık emekli oldum Donkişotluktan bak artık umursamıyorum seni çünkü umrumda değil beni sevp sevmediğin ilgilenmiyorum artık beni sevdin mi diye. Ben sadece kendmle ilgilenyorum ben seni sevdim mi !!!! evetttt sevdim mutluydum mutluyduk mutlu olduk güldüm heycanlandım ben bana yaşattıklarına bakıyorum güzeldi herşey şimdi ise daha güzel. Kazandım çünkü evet kazandım sen yenildiğimi düşünüyorsun ama ben kazandım neden mi ? Çünkü ben şimdi daha bir başka gülüyorum mutluyum ve huzurluum. Ben bana düşeni yaptım delikanlı gibi sevdim tek başıma ve korkusuzca hesapsızca sevdim. Ve şimdi daha bir başka seviyorum seni vazgeçilmez olmadığını ispatladığın için.